28 Ekim 2011 Cuma

Mr. Simple Kardeş Albümü A-CHA ve Super Junior...

          Uzun zamandır Super Junior hakkında yazı yazmıyorum. En son Heechul asker haberini vermiştim. Sıranın Leeteuk'a gelmesini bekliyordum. Ama çokk var daha o zamana ve Super Junior gün geçmiyor ki birşey yapmadan beklesin. Mümkün mü? Sürekli aktif, sağda solda her yerde olan grubumuza yetişmek çok zor inanın. Ben bu ara 2PM ile pek içli dışlı olduğumdan ve takip etmekten yorulduğum için Suju'yu biraz boşladım, boşlamak istedim. Ama mümkün mü ben bıraksam onları, onlar bırakmıyor sanki peşimi. Birkere karşına çıktılar mı da yandın. Küçük küçük bir sürü haber çıkıyor her yeni tıkta karşına. Uzun süredir Mr. Simple'ın kardeş albümü A-CHA'dan bahsetmek istiyordum, hadi o gün bugün olsun dedim ama bir albüm kapağı araken bile bir sürü haberle karşılaştım. Kabulüm artık ben bu Suju'nun içinden çıkamayacağım. Hem gerçek anlamda bunlardan kaçıp kurtulamayacağım hemde mecazı anlamda onları takip işiyle başa çıkamayacağım. Fanları tebrik etmek geldi bu noktada içimden. Ne büyük sadakat. Ne büyük uğraş. :))

          Neyse sözü çok uzattım. Asıl konuya dönelim.
Mr. Simple kardeş albümü A-CHA. Super Junior'ın Mr.Simple performanslarından önce söylediği Superman, haricinde 4 yeni şarkının Mr. Simple albümüne eklenip yeni bir albüm oluşturulmuş hali diye açıklayabilirim sanırım.:))
           Performanslardan pek severek dinlediğin Superman şarkısına lafım yok. SM family diyip az buçuk sinirime dokunduysa da (malum hepimizi gözü önünde kabak gibi duran SM davaları) tam Super Junior'a yakışır kendini beğenmiş bir şarkı:)) Çok yakışıtırdım Superman tanımını Suju'ya.:)




          Albüme ismini veren A-CHA şarkısının dans kliplerini hiç beğenmedim. Kamera bir ileri bir geri gittikçe gözlerim karıştı. Ama orjinal müzik video gayet güzel ve izlenilebilir yani:)) Şarkıyı da başta sevmedim. Hemde hiç sevmedim.Hatta kıl oldum ama Türkçe sözler sayesinde en azından artık bir sempati duyuyorum:D




          Albümdeki 4 numaralı şarkı olan ama albüme yeni eklenmiş 3. şarkı Oops!!. Şarkıya F(x) eşlik etmiş. Tam makarasına yazılmış şarkı. Hiç bir mantık yok içerisinde.:)) Yani Super Junior sevmeyenler bu ne be? der kesin. Ama ben seviyorum bu şarkıyı. Özellikle "hehe Choi Siwon" kısmını ve Leeteuk'ın kendini başkan ilan ettiği kısmı :D




          Ve albümdeki son yeni şarkılar A Day ve Andante. Çok dikkatli dinlemediysem de henüz şarkıları, güzel slow iki şarkıya benziyor. :))






          Albüm üstüne ekleme yapıp albüm pörtleten grubumuz 25 Ekimde yani 3 gün önce de;
Super Junior Super Show 3 adlı konser albümünü yayınladı. Peki Super Junior şu ara neler yapıyor? Neler yapmıyorlar ki...:)) En gündemde olan haber hepinizin bildiği gibi SM şu ara dünya turu adı altında New York'da konser düzenlemekte. Dolasıyla SM'in en sağlam para makinesi Super Junior'ın adı listede. (SMTOWN resmi Youtube üyeliğinden performansları izleyebilir ve resmi Facebook adresinden konser ile ilgili resimleri  inceleyebilirsiniz.)
          Siwon ise performanslardan elini eteğini çekmiş bir halde dizi çekimlerine saplanıp ekranlardan yüzünü eksik etmiyor. Bu ara grubun en gündemdeki üyesi ise Kyuhyun. Özellikle kıskanç fanlar sinirden çatlaya patlaya gözlerini ayırmıyordur eminim üzerinden:)). SNSD üyesi Seohyun ile New York konserinde düet yapan ikili el ele tutuşmuşlar, kız başını Kyuhyun'a yaslamış falan. SM'de fotoğrafını yayınlamış birde yüzsüz:)) Tek haber bu değil. Bir kaç gün önce Kyuhyun tivit atmış bıçaklı biri yanıma yanaştı beni korkttu gibilerinden. Daha düzgün çevrilmişi Facebook'da var. Ben aklımda kalanı söylüyorum:). Bu sefer sinir krizi geçiren fanlar üzüntü ve endişe krizine girmiştir diye tahmin ediyorum:) Daha bitmedi. Kyuhyun estetikli olduğunu da kabul edenler kervanına katılmış. Gördüğünüz gibi en popüler Kyuhyun bu ara:) Estetik demişken Shindong'a yapılan evlilik şakalarının yerini estetik şakaları aldı. Zayıflayan ve estetik yaptıran Shindong yıllardır çizdiği profili değiştirmeyi hedefliyor anlaşılan. Benim fikrimi sorarsanız manderuhe diyorum üyelere.:) Ne haliniz varsa görürün yani. Ben şimdi estetiğe karşıyım desem ne değişecek:))
          Ben biriktirdiğim haberleri verdim. Ve bu dandik yazımı da bitiriyorum.:)) Gelecekteki Suju planım 4ü başlamadan Super Junior Super Show 3 izlemek. Tabi kim bilir ne zaman bulurum tamamını:))

27 Ekim 2011 Perşembe

Dream High

          Her yerde Dream High adı o kadar çok geçti ki beni de dolayısıyla bir merak sardı. Ama merak ettiğim kadar yokmuş, yine de ben sevdim dizi.:))



          Dizi hepinizi bildiği yada tahmin edebildiği gibi afişteki 6 sanat okulu öğrencisi ve onların hayatlarını etkileyen ve destekleyen öğretmenleri hakkında.:))

           Dizinin en iyi yanı prodüksiyonu. Zaten büyük şirketlerin ortak çalışması. Dizinin konuk kadrosu bile prodüksiyonun ve Kpop'un reklamı gibi zaten. Benim canım kazulet oppam Kim Hyun Joong'un ilk bölümde konukluğu da dizinin bana hediyesi. :)) Yani en ödüllerim 2'de prodüksiyon ödülü almaya şimdiden hak kazandıklar.:))
Dizinin 6 başrol öğrencisinin beşi şarkıcı, biri oyuncu. Ama maşallah hepsinin sesi pek güzelmiş. Dizinin en güzel yanı ise tabi ki şarkılarıydı. Hele IU'nun sesi ne güzelmiş öyle. Her bölüm söylediği şarkılar o güzel sesiyle birlikte kulaklarımın pasını sildi, yüreğime işledi.:))

           O vakit oyuncuları tanıyalım:
* Başrol oğlumuz Kim Soo Hyun. Dizinin tek oyunculuk mesleğini yapan başrolü.:))
* Başrol kızımız Suzy, Miss A grubunun 'maknae'si yani en küçüğü. Dizinin de en küçük oyuncusu zaten. 1994 doğumlu.
* Başrol oğlumuzun arkasında kalan ama her türlü romantik sahneyi kapan ikinci adamızın Taecyeon. 1988 doğumlu ve 2PM üyesi.
* Başrol kızımıza kötülük yapan karakterimiz Eun Jung'u biz zaten Coffee House'dan tanıyorduk. Ama bu kıza kötü olmak yakışmıyor be. Eun Jung'da T-ara grubunun lideri. 1988 doğumlu.
* Son başrol kızımız ise güzel sesli IU. 1993 doğumlu.Geçmişin şişkosu, geleceğin de tekrar kilo almışı...:)) Kızcağız 200 gün boşuna uğraştı:))
* Ve dizinin son başrolü, başına buyruk karakteri Wooyoung. 1989 doğumlu, 2PM üyesi. Pil Suk'un Kim Hyun Joong'dan sonra ki platonik aşkı.:))
           Gördüğümüz gibi Kpop grupları fink atıyor dizinin içerisinde. Tamamıyla popüler kültüre odaklı bir yapım. Super Junior Leetuek ve Eunhyuk, SS501 Kim Hyun Joong, 2PM Nichkhun ve Chansung, 2AM, MissA'in diziye konuk olması, OSTların 2PM Junsu, 2AM Changmin ve Jinwoon, Wonder Girls Sunye tarafından söylenmesi popüler kültür parçası olmasının kanıtı.:) OST demişken şahane olduklarını söylemeden geçersem ayıp etmiş olurum. 1,5 haftadır hala aynı şarkıları dinlediğim halde sıkılmadın. Merak ettiyseniz sizi buraya alalım.:))

           Karakterler ise her drama da gördüğümüz karakterlerden. Örneğin; zamanında zengin ve burnu büyük olan ancak şimdilerde babasının borçları yüzünden hayalinden vazgeçmek zorunda kalan bir kız, basının gözünün sürekli üzerinde olduğu zengin bir adamın saklaması gereken gayri meşru oğlu, her müzikal dizide olduğu gibi milyonda bir görülen malum kulak hastalığı başına gelen ve psikolojik bunalıma giren bir oğlan, herkes tarafından yeteneksiz olarak adandırılan ve türlü kötü işleri bulaşıp en sonunda cinsel istismara maruz kalan bir kız, güzel sesli ama çirkin ve şişko aynı zamanda acayip masum bir başka kız, ve kendini bir halt zanneden okulun en başarılı kendini beğenmiş ve ukala öğrencisi bir oğlan...
           Bu karakterle çok sık karşılaştık farkındasındır ama diziyi daha genç ve idol pop gruplarından üyeler oynayınca daha bir ilgi çeker oluyor işte. Dizinin son 10 bölümü diğer dizileri geride bırakıp reyting sıralamasında 3 sırada yerini almış. Bakalım yıl sonunda ne gibi ödüller alacak KBS'den merakla beklemekteyim:)

           Gelelim tüm bu bilindik durumlar içinde dizide benim sevdiğim şeylere ve kişisel yorumlarıma.:)
 
          Dizide en en sevdiğim şey Pil Suk ile Jason çiftiydi. Hatta bazı bölümlere sırf onları izlemek için katlandım diye bilirim. Sanki diğerleri başka bir dizinin reklam arası çıkan fragmanları gibiydi bazen. O kadar ayrı, o kadar sevimlilerdi işte.:)) Jason'ın kıskançlıkları çok eğlendirdi beni. Ve biliyordum Jason'ın telefonunda resmi olan diğer kız kim, telefonda konuşup I love you dediği kız kim, hemen anlamıştım. Dizi konusunda inanılmaz deneyim sahibi oluyorum git gide.:D Yada dizi çok alışılmış olaylara sahipti bilemeyeceğim.:D
           Tüm dizi boyunca severek izlediğim bu şeker çiftin dizi haricinde ortalıkta dönüp duran ve rahatsız edici boyutlara uzanacak duruma kadar gelmiş dedikoduları mevcut. Bir gün bu ikili setten sonra birlikte yemeğe gitmişler ve tabiri caiz bir şekilde ayvayı yemişler hatta yutmuşlar. Sen misin çıkan? Çocukları buldukları her fırsatta sıkıştırmışlar. Özel bölümde, birlikte katılmadıkları halde bulundukları her programda üstlerine gelmişlerde gelmişler. Özel bölümde bu konu açıldığında gizli gizli isyan ediyordu Wooyoung seyircilere seslenirken: "Gitmeyin arkadaşlar sizler için güzel şarkılar hazırladık." şeklinde. Night After Night programında olayın ayrıntılarını açıklayan Wooyoung'un açıklamalarını merak edenler, youtube da İngilizce alt yazılı halini izleyebilirler. Ben programı 2PM incelemem adına altyazı olmadan izlemiştim. O yüzden Korece tam olarak olayı anlayamadım ama çok da umurumda da değil yani. Hiç uğraşmadım çevirmek için. Anladığım kadarıyla bir hafta önce programa IU da katılmış ve konu ile onunda açıklamaları var. Ben onu da izlemedim. Dediğim gibi umurumda değil.
           Ayrıca çok kurcalayan magazincelere de seslenmek istiyorum.:) Yavv size ne... Çıksınlar... Siz sorgulamayın ki hayranlar sorgulamasın, hayranlar sorgulamasın ki şirket sorgulamasın. Yakmayın çocukların başını. Bu yaşta evlenecek halleri yok ya. Biraz takılıp ayrılırlar yahu size ne:)) Ayrılmasalar da size ne, çocukların işlerine mani olmayın.:)) Boyband gruplarının fanları biraz acımasız oluyor çünkü. Haklarındaki küçük bir aşk meşk dedikodusu oğlan tarafı olan idol gruba hayran kaybettirdiği gibi kız tarafına da antifan kazandırıyor malesef. Zaten öyle bir haber yapmışlar ki çok yakıştırdığım ve gerçek hayatta onaylamayı gönülden kabul edebileceğim bu çifte karşı ben bile bir ara "ne yaptığınızı zannediyorsunuz bakayım siz, altan alttan ne işler çeviriyorsunuz hıı?" moduna giriyordum az kaldı.:))
           Neyse bu konu bizi aşar.:))


          Dizi boyunca Leeteuk ile Eunhyuk'un olduğu sahneyi merakla bekledim. Nasıl güldüm ve nasıl acıdım Eunhyuk'a o sahnede anlatamam. Hye Mi nasıl çaktı öyle, yerle bir etti abisini.:)) Zavalı Eunhyuk, yeni yetme kızlar bile yere deviriyor onu. Böyle olacağını belliydi canım, grup o kadar ezdi ki çocuğu ekranda, sonunda herkes çakıveriyor bitane :D:D Hep Kangin, Leeteuk, Heechul yüzünden, korkuttular hep saf çocuğu; sonuç bu:D:D Şaka bir yana, hakikaten şiddete maruz kalan neden Leeteuk değil de Eunhyuk oldu merak ediyorum.:))



          Evin byeontae nunası (변태 누나) bizim çıtır oğlanları görünce kendinden geçti. Bende gülmekten kendimden geçiyordum az kalsın:)) Bir an gelecekte böyle bir nuna olmaktan korktum:D

         Her dizide olduğu gibi bu dizinin finali de " Ne yani bitti mi şimdi? " şaşkınlığı yarattı bende. Tamam ikinci sezon olacak biliyoruz ama böyle abalak bir şekilde dizimi bitirilir canım. Aaaaa.:)) Hem gönül isterdi ki şöyle Dream High grubu olarak neler yaptıklar bir göreydik değil mi? Hemencikte dağılmışlar yani tek kasetle, hıh:))



           Dizimiz, duygudan yoksun Go Hye Mi'nin duyguyu öğrenmesi, birinden hoşlanmanın nasıl olduğunu Pil Suk ile Jason ilişkisinde çözümlemeye çalışması ile aşk hakkındaki mesajını, asıl tema olan hayalleri gerçekleştirme hikayeleri de toplumsal yüreklendirme mesajını vermiş oldu:
                   Aşk:
Aşk bazen dolaba yapıştırılan bir alışkanlıkta, bazen yanağa kondurulan bir öpücükte, bazense o öpücüğü kıskanma da yatar. Aşk sinsice uzanıp pusuya yatar. Aşk bazen bir kadına, bir erkeğe; bazen eski bir dostta, yardımına koşana, iyi bakana, güzel konuşana, bazen bir düşmana... Ama aşk tamamı ile samimi olanda gizlidir, samimi olmada... kalpten gelende gizlidir. Kibirli olsun, iyi yürekli olsun, acımasız olsun, korkak olsun, güzel olsun, çirkin olsun aşk her zaman kalpte gizlidir.
(Kalbin çarpıyorsa hala ya birgün aşık olmuşsundur yada olacaksındır, ki zaten bütün insalar ilk yaratıldıklarında Yaratıcılarına gönülden bağlanmamışlar mıdır?) (Gri kısım da benim mesaja eklediğim düşüncemdir.:))
                 Toplumsal Yüreklendirme:
Eğer dilediğin kalbinden geçiyorsa ve geçerken sen oturduğun yerde değil de büyük bir çabayla bekliyorsan kalbinden geçeni, işte; aşk olsun, iş olsun, yetenek olsun, irade olsun, cesaret olsun... Kendi duvarlarını tevazu göstererek kırdığın anda kalbindeki dileğin de gerçekleşmiş olduğunu gözlerinle göreceksin demektir.
 ^^.

           Diziden yaşamsal felsefeme katkıda bulunan bir cümle ile yazımı sonlandırıyorum: " Bir şeyi deli gibi seviyorsan, bu da yetenektir." ;))

 Adı: 드림하이 / Dream High
Tür: Okul, drama, komedi, romantik
Bölüm Sayısı: 16+Özel Bölüm
Yayınlandığı Kanal: KBS2
Yayın Tarihleri: 03.01.2011 - 28.02.2011
Yayınlandığı Günler: Pazartesi - Salı 21:55

OST:
1.
(Yüksek Rüya) Dream High  - Taecyeon, Suzy, Kim Soo Hyun, Wooyoung, JOO
2.
(Bir Gün) Someday – IU
3. (Sevgilim)
My Valentine – Taecyeon & Nichkhun
4. (Unutma)못 잊은 거죠 Can't Forget (If) – Park Jin Young
5. (Belki) Maybe – Sun Ye (Wonder Girls)
6. (Seni Sevemez Miyim) 사랑하면 안될까 Can't I Love You – Changmin & Jinwoon (2AM)
7. (Gitme) 가지마 Don't Go – Junsu (2PM) & Im Jung Hee
8. (Birisi'nin Rüyası / Kiminin Rüyası) 어떤이의 꿈 Someone's Dream (Feat. So Hyang of POS) – San E
9. (Kış Çocuğu) 겨울아이 Winter Child – Suzy
10. (Rüya) Dreaming – Kim Soo Hyun
11.
(Unutma) 못 잊은 거죠 Can't Forget (If) (Inst.)
12.
(Belki) Maybe (Inst.) 

Oyuncular:
  • Kim Soo Hyun / Song Sam Dong 

  • Suzy / Go Hye Mi

  • Ok Taecyeon / Jin Gook - Hyun Shi Hyuk

  • Ham Eun Jung / Yoon Baek Hee

  • Jang Wooyoung / Jason

  • IU / Kim Pil Sook  

18 Ekim 2011 Salı

Kaichou Wa Maid Sama

          Kimi Ni Todoke ile başlayan anime beğenim beni yeni bir tane izlemeye sürükledi. Aradım taradım... (Nasıl yalan:D Zamanında bir izleme listesi oluşturmuştum sağdan soldan. İçeriklerini bilmeden sadece isimlerini not almıştım. O piti piti yaptım seçtim içinden birini.:) )


         Şansıma Kaichou Wa Maid Sama'da çıktı. Ama iyi ki çıkmış. Usui gibi bir karakteri izlemeseydim yazık olurdu benim için:D Ayrıca çok da eğlenceli bir anime. O kadar güldüm ki. Benden daha deneyimli olanlar çizimleri pek beğenmemiş, videoların altındaki yorumlarda yazıyordu ama ben beğendim. Usui gibi ciddi bir yapıya sahip karakter komik çizimler sayesinde beni çok güldürdü çünkü.
          Konusu gelirsek aslında bazı bölümler biraz çocuksu, ama bazı sahneler de pek çocuklara göre değil gözümde. Yani ortaya karışık:)) Okul başkası Misaki erkeklerden nefret eden ve okulundaki bir avuç kızı savunan, feminist bir öğrencidir. Ama ekonomik koşullardan ötürü ona hiç uygun olmayan bir kafede hizmetçilik yapmaktadır. Ancak bu durumu okuldan biri öğrenirse okulda oluşturduğu itibar yerle bir olacak diye düşünür. Ben olsam bende öyle düşünürdüm:D
           Okuldaki her kurala uymayan erkeğe çatan hatta çakan başkan; gözüne "Sürekli kızları ağlatan yakışıklı çocuk " olarak görünen Usui Takumi'yi de azarlamaktan da geri kalmaz. Ama etrafıyla tamamen ilgisiz olan Usui, Misaki'nin sırrını öğrendiğinde artık onun peşinden ayrılmayan bir takipçiye dönüşür. Başlarda Misaki, Usui'nin kendisine psikolojik baskı yapmak için peşinden ayrılmadığını düşüncese zamanla onu " Feromon gezegeninden gelen sapık uzaylı" olarak tanımlar. Usui'de bu tanımlamaya severek katlanır ve her yapımda olduğu gibi başrol kızımızın her derdinde yanında olur. Hatta okul arkadaşları Yukimura bile onları "altın takım" olarak tanımlar ki bence haksız sayılmaz. Bazı bölümler gizli güçleri olan ve kötülükleri alt eden kahramanlar gibiydiler.:))
             Özetle ben derim ki güzel bir anime. Bence izleyin...:))
Üstelik ikinci sezonunda var.:)) Henüz bende izlemedim diğer sezonu. Çünkü çıkacak, çıktı, çıkmadı gibi belirsiz yorumlarla karşılaştım. Ama çıkmadıysa bile çıkacağı garanti...:))


             Not: Aslında daha güzel ve ayrıntı yazı yazmayı hedefliyordum. Resimleri bile hazırlamıştım ama günlerdir başımı kurtaramadığım nezle denilen iğrenç vak'a yüzünden bu kadar dandik bir yazıyı ile karşınızdayım. :)) Geçecek gibi durmuyor bu meret, buralar boş kalsın istemedim.:)) İdare edeceğinizi hissediyorum :))



 




11 Ekim 2011 Salı

Prosecutor Princess / Süslü Savcı :p



          Şimdi bu başlıktaki dil de neyin nesi oluyor demeyin. O dili size değil, süslü savcıya çıkardım.
Çünkü ilk iki bölüm süse püse düşkünlüğü yüzünden bu ablaya kıl oldum da ondan.:D Bu ablanın süsten başka hiç bir şey düşünmemesi o kadar gıcık ediciydi ki... Çünkü vicdan kat sayısı olmayan, hatta vicdanı olmayan, sadece marka giyinmeyi bilen, nerede ne halt etmesi gerektiği öğretilmemiş zengin aile kızı şeklinde bir profil çizdiler bize. "IQ'm 125 benim, ben akıllıyım, çok çalışmama gerek yok mesai saatleri buradayım ya, bana ne alemin özel durumundan ben kanunları uygularım" tavrı tepemi attırdı. Yani süsten püsten başka bir şey düşünmüyor derken bunu kastediyorum. Yoksa bu tarz insanlardan nefret ettiğime değil. Bana ne süslü olsun.:D
          Konuya böyle bodoslama daldım ama önce bir başlığa açıklama getirmek istedim. :))

          Prosecutor Princess savcı bir kızımızın hayatından bir parça anlatmakta. Şimdi ipin ucunu nerden tutsam da size konuyu aktarsam bilemiyorum. Uyduruk herkesçe bilinen konusunu anlatsam zaten bir çok yerde var. Yok gerçek konusunu anlatsam, ee o zaman diziyi izlemenin bir anlamı kalmayacak. İyisi mi siz bu diziyi izlemediyseniz bu yazıyı okumayın. Bende gönül rahatlı ile spoilerden bir bodoslama daha dalayım:) Ama yok ben ille de okuyacağım diyorsanız, ben uyarımı yaptım. Mesuliyet kabul edilmez.:))
          İlk iki bölümü saçma bulduğum halde ağzım açık izledim. Çünkü daha önce daha ilk dakikadan beni bu kadar sinir eden bir başrol ile hiç karşılaşmamıştım 1; ikincisi de başlarken bahsettiğim gibi savcı hanım gerçekten sinir olunacak tipteydi. Neyse üçüncü bölümden sonra düzelmeye başladı. Ama bu kez de sıradan, aptal, yardıma muhtaç başrol kızlara benzemeye başlamasın mı? Neyse çok üstüne basmadılar bu konununda durumu idare ettik. Ya da artık alıştım ben bu duruma bilemiyorum.
          Dizinin başrolü adından da anlaşılacağı üzere savcı prenses Ma Hye Ri idi ama bana kalsa diziyi götüren Avukat Seo In Woo karakteriydi. Herşey onda başladı, onla devam etti ve tabi ki onda bitti.
        Bir ayakkabı uğruna başına gelmeyen kalmayan Ma Hye Ri parasını, telefonunu çaldırır. Arabasının lastiği patlar, otel rezervasyonu iptal edilir. Hata ileride hoşlanacağı adamın yıllardır peşinde olduğu suçluyu kaçırmasına sebep olur. / Bir ayakkabının tüm bu sıkıntılara değmeyeceğini düşünsem de ayakkabılar güzeldi. (Bakınız: Yandaki resim) /  Tüm bu belaların arasında hiç tanımadığı yabancı bir adam da ona yardımcı olur. Yatacak yer, kullanılacak para, yenilecek yemek, beğendiği ayakkabılar, artık neye ihtiyacı varsa herşeyi verir. Karşılığında da bir telefon numarası bırakır borcunu ödensin diye. Salak ablamızda telefon numarasının yazılı olduğu kağıdı arka cebine sıkıştırıp otelden ayrılır. (Yuh birinci bölümü anlattım :D)
           Sonra bu abla tahmin edilecek olur ki o kağıdı kaybeder. Yüklü miktarda aldığı borcuda ödeyemez dolayısı ile. Ama bölümün sonunda bu yardım sever adam karşısına bir avukat olarak çıkmasın mı?
           Avukat Seo In Woo ilk bölümler kızın peşinden koştukça aklım çeşitli rivayetler uydurdu. Savcının babası kızını görücü randevulara göndermek istiyordu. Ben de hemen başladım kurmaya... Kesin avukat çıkacak karşısına randevuda. Adam ne de olsa zengin dimi. Ama savcı kızımız sunbesini sevdiğinden evlenmeleri zaman alacak falan. Ahh canım ayakkabıları da sevdiği kadını mutlu etmek için aldı huhuuuu...
Pııp çok klasik dimi? :D Tabi ki tahmin ettiğim gibi olmadı.
          Avukat geçmişten bir sahneyi hatırlayarak çıktı bir sonraki bölüm karşımıza. Hee bu küçükken fakirdi demek ki, kız ona kek verdiğine göre. Küçüklük aşkı demek ki bunların ki. Çocuk zengin oldular, geri döndü dizinin sonunda açıklayacak kimliğini. Sunbeye güle güle, avukata sarangheyo diyecek savcı abla. :D
Çok belli oluyor dimi fazla drama izlediğim. :D
          Ben böyle kafamda abuk sabuk hikayeler uydururken bölüm bölüm Avukat Seo In Woo'da, Ma Hye Ri'ye havada, karada, suda yardım etti. Yetmedi komşusu oldu. On parmağında bilmem kaç marifet bu adam, yeri geldi yemek yaptı, yeri geldi evin içinde hırsız kovaladı, balkondan ilaç sarkıttı, gece tek hayaletler gelecek diye uyuyamayan kıza bekçilik etti vs. vs. Akıllı (!) savcımızda etrafında böyle bir adam varken kalktı kendisinden eski karısına benziyor diye kaçan sunbesine aşık oldu. Bir de gidip aşkını itiraf etmesin mi? Adam başta mırın kırın etse de sonunda resmi olmasa da kızla çıkmaya başladılar gibi bişey:D
          İkilinin gece yarısı bir spor yapma sahnesi var ki hiç komik olmamasına rağmen ben çok güldüm. :)) Özellikle Ma Hye Ri, Yoon sunbesini sırtına alınca dayanamadım:))

          Ma Hye Ri'ye göre Yoon Sunbae boşitta (doğru yazamadığımın farkındayım ama bunun gibi birşey diyordu:))yani havalıydı. Evet, kabul ediyorum, bence de bir havası var şimdi adamın Allah için:)) Ama havası ciddi olmak... Yoon Se Joo, Jin Jung Sun'a espri yaptıkça bana bir acayip geldi anlatamam.:))
          Jin Jung Sun demişken, ben en çok onun oyunculuğunu beğendim.Üstelik yan kadın karakter olarak gördüğün en iyi kalpli kadındı. Başkaları olsa araya girer çıkmasınlar diye, oysa Jin Jung Sun sadece sunbesinin mutlu olmasını istedi kıyamam. Hatta yeri geldi Ma Hye Ri'ye yardım etmeye bile çalıştı. Yani özetle çok sevdim ben bu kızı. Üstelik Yoon Se Joo ne zaman aşktan bahsetse bizim saf kızımız sunbesinin Hye Ri'yi bırakıpta kendisi ile ilgileneceği aklına hiç getirmedi. Zeki, başarılı ama saf kızımız Jin Jung Sun...:))
         Yoon Se Jun birgün kızının kendisine yolladığı Jin Jung Sun'un resimleri ile ilgisini ona doğru kayadursun, bizim saftirik Hye Ri'de sonunda gerçek aşkının kim olduğunu anladı ama artık çok geçti. Çünkü sevdiği, güvendiği adam aslında hiç tanımadığı ve kendisine oyunlar oynayan biriydi. Ma Hye Ri bu durumu tabikisi çakana kadar baya bir zaman geçti ama asıl olayı anlamak gerçekten çok güçtü yani. Bende kızdan bir yarım saat önce falan çözdüm durumu inanın. Hikaye iyiydi yani:))
         Ama Seo In Woo'nun da intikam planı hazırlarken hesaba katmadığı bir durum vardı. Kendisi de artık saf Ma Hye Ri'ye aşıktı. (Bence Si Hoo ya daha akıllı kızlar layık ya neyse:D)
         Herşey açığa çıktığında Seo In Woo'nun iyi kalbi bu kadar kötülük yapmaya dayanamadı ve zavallı çocuğun hali:

Gördüğünüz gibi çökmüş bir halde. Zavallı çocuk 15 yıl o kadar sıkıntı çekti ama 15 bölüm yıkıldığı kadar yıkılmamıştı yani.:))
          Bu çökük bir de kalktı gerçekleri ortaya çıkarıp intikam almak istediği adama yardım etti. Çocuğun her yerinden iyilik fışkırıyor yani sizin anlayacağınız.
          Ve sevenler sonunda bir yıl ayrı kaldı. Şu dizilerin en kıl olduğum yanı bu. 1 yıl sonra, 2 yıl sonra.... Hep bir sonralık var. Bu sonralar bende hayal kırıklığı yaratıyor. Neyse ki dizinin birde 6 ay öncesi vardı ki o olay beni mutlu ettiğinden 1 yıl sonraki tabirine katlanıyorum:))

          Hayal kırıklıkları olsun yada olmasın tahmin ettiğimden daha iyi bir diziydi. Oyuncukları bazı sahneler eksik yada sahte bulmuş olsam da hikayenin kurgulanışı beğendim. En azından benim klasik drama senaryolarım gerçekleşmedi ya bana o da yeter.:))
          Bu yazıyı okuduysanız zaten diziyi izlemişsiniz demektir. Ama izlemediyseniz ve merak ettiyseniz bence izleyin derim. En azından hikaye için değer...:))

Yazımı diziden romantik bir söz ile bitiriyorum. "Bunu duyarsan ağlayacağından korktum. Seni ağlarken görünce kendimi tutamayıp ağlamaktan korktum."



Adı: 검사 프린세스 / Geomsa Princess (Savcı Prencess)
Bilinen Adları: 검사 마타하리 - Prosecutor Mata Hari / Prosecutor Princess
Tür: Romantik, Komedi
Bölüm Sayısı: 16
Yayınlandığı Kanal: SBS
Yayın Tarihleri: 31.03.2010 – 20.05.2010
Yayınlandığı Günler: Çarşamba - Perşembe 21:55


Oyuncular:
  • Kim So Yeon / Ma Hye Ri

  • Park Si Hoo / Seo In Woo

  • Han Jung Soo / Yoon Se Joon

  • Choi Song Hyun / Jin Jung Sun

  • Park Jung Ah / Ahn Jenny

OST:
01. Yüksekten Uç - 샤이니 (SHINee)
02. Bana Ver ( with Seo In Yeong 서인영 ) 나인뮤지스 (Nine Muses)
03. 사랑해본 적 있나요 - Kim Yoo Kyung
04. Kayıp - Han Bo Ra
05. Hoşçakal Prensesim - Monday Kiz
06. Kim - Green Cacao
07. O Prenses - Oh Joon Sung
08. Çalış veya Yürü - Oh Joon Sung
09. Mavi Gökyüzü - Oh Joon Sung
10. Yapabilirim - Oh Joon Sung
11. Amazoness - Oh Joon Sung
12. Aşk Valsi - Oh Joon Sung
13. Aşksın - Oh Joon Sung
14. Yanan Kalp- Oh Joon Sung
15. Hatırlıyor Musun 기억하니 - Oh Joon Sung
16. Sadece Senin İçin - Oh Joon Sung
17. Hoşçakal Sevgilim - Oh Joon Sung
18. Pazar Yemeği - Oh Joon Sung
              



8 Ekim 2011 Cumartesi

Almost Love



Orijinal adı: 청춘만화 / Cheongchun-manhwa (Neredeyse)
Bilinen Adı: Almost Love (Neredeyse Aşk)
Yönetmen: Lee Han
Yazar: Lee Han
Süre: 116 dakika
Vizyon Tarihi: 23 Mart 2006

Oyuncular:
  • Kwon Sang Woo / Lee Ji Hwan

  • Kim Ha Neul / Jin Dal Rae



          İki çocukluk arkadaşın aşka uzanan yolculuğu... İzleyen bir çok kişi tarafından beğenilen romantik bir film. Bende beğendim ama bayılmadım herkes kadar. Yine de izleyin derim. Bayılmasanızda beğenme ihtimaliniz yüksek.:))

7 Ekim 2011 Cuma

Kore Günlüklerine Sonbahar Geldi....

          Bildiğiniz gibi sonbaharı yaşıyoruz bu aralar. Her ne kadar eski sonbaharların tadı olmasa da sonbahar sonbahardır değil mi?:). Herkes ilkbaharı yazı severken ben oldum olası hep sonbaharları sevmişimdir. Dökülen yaprakları, kuvvetli rüzgarı hep bir başka hissetmişimdir. Sonbahar adı bile insana hüzün vermeye yeterken aslında büyük bir özlemin bitişinin habercisidir: Üşüyüp ısınmaya duyulan hasret gibi... Bu hasret bazen sıcacık bir bardak çayda, sütlü geleneksel bir salepte,kat kat giyilen elbiselerde, bazen de ana kucağında, dost ocağında...
          Bunaltan yaz günlerinden sonra bazen ılık bazen soğuk esen rüzgar gerçek hayatın ufak bir özetidir sanki. Yazın yoruculuğundan zayıf düşmüş yapraklar rüzgarın şiddeti ile sağa sola savrulurlarken; hayatıma giren insaları hatırlatır bana. Kendimi yaprakları dökülen bir ağaç gibi hissederim. Kış bitip de ilkbahar kapıya dayandı mı bilirim yeni yapraklarım olacak, hayatıma yeni insanlar tat katacak ama yine geçmişin mutluğu geleceğin belirsizliğine gölgeler düşürüp içime ufaktan bir endişe salar. Düşünürüm; hayatın anlamı bize bahşedilen bir ömürde saklı aslında. İnsanların iki ömrü vardır belkide. Biri kendi yaşadığınız bize ait kılan ömür (hani şu her koyun kendi bacağı... meselesi), diğeri başkalarının hayatında yer ettiğimiz zamanlar... İşte sonbahar böylesine karışık, kurcalıyıcı, hatırlatıcı ve aynı zamanda çok ciddi bir mevsim bana göre. En sevdiğim mevsim işte sonbahar...
          Ben sonbaharı bu kadar severken blogcuğuma da bir sonbahar havası uğrasın istedim işte bu yüzden. :))
Aslında çok da içime sindiğini söyleyemeceğim ama kışa kadar idare edin derim:)) Bu arada beni idare eden, yorumları ve takipleri ile bana destek olan herkese çok teşekkür etmek istiyorum. :))
          Ve küçük de bir itirafta bulunup yazımı sollandırıyorum:)) Aslında şablon değişikliği yaparken bir isim değişikliği de yapmak istemiştim ama isim bulma özürlü olduğumdan bu dileğimi gerçekleştiremedim. Kore günlükleri ismi daha çok Kore'ye gitmiş ve oradaki deneyimlerini paylaşan birine yakışan bir isim olduğunun farkındayım ama içime sinen güzel bir isim gelmiyor hiç aklıma.:( Aklım bu yönde başarı sağlayana kadar bu konuyu görmezden gelmeye devam edeceğinizi düşünüyorum:))
         Bol dizili, filmli, animeli günler dilerim.:)) naeil bwayo:))

Duelist


Orijinal adı: 형사 / hyeongsa (Dedektif)
Bilinen Adı: Duelist (Düellocu)
Yönetmen: Lee Myung-se
Yazar: Lee Hae-jyung , Lee Myung-se
Süre: 111dakika
Vizyon Tarihi: 8 Eylül 2005

Oyuncular:
  • Ha Ji Won / Nam Soon
  • Kang Don Won
 


          Ne desem ne desem diye düşündüm ve söyleyebilecek tek bir cümle bulabildim: " Tuhaf bir filmdi "
Ama gerçekten tuhaftı yani. Çocuğun adını öğrenebilmek için çatladım bir arada. Söylemediler ya sonunda bile. Yada onlar söyledi de ben mi kaçırdım acaba. Hayır hiç sanmıyorum. :))
         İzleyip izlememeyi sizin tercihinize bırakıyorum. Görsel açıdan oldukça dikkat çekici kılıç dansları falan işte...:) Yanlız bir ara Akbank reklamı izliyormuşum gibi hissettim kendimi. Askerler kalp falan yapacaklar sandım. Görselliğe o derece önem vermişler yani. Konu olarak ne olur diye siz anlamaya çalışırken film zaten bitmiş oluyor. Ama ben konusunu tam olarak anlayamadım valla:D


6 Ekim 2011 Perşembe

Wonderful Life

Tersten başlıyorum bu defa yazmaya...:)

Adı: 원더풀 라이프 / Wondeopool Laipeu
Tür: Romantik, Komedi, Dram, Aile
Bölüm Sayısı: 16
Yayınlandığı Kanal: MBC
Yayın Tarihleri: 07.03.2005 – 26.04.2005
Yayınlandığı Günler: Pazartesi – Salı 21:55




Oyuncular:

  • Kim Jae Won / Han Seung Wan

  • Eugene / Jung Se Jin

  • Lee Ji Hoon / Min Do Hyun

  • Han Eun Jung / Lee Chae Young 

  • Jung Da Bin / Han Shin Bi


OST:
1. Babo - Park Hye Kyung
2. Jo gak - Ji Sun (Loveholic)
3. Woo ri ggi ri yae gi ji man - Cindy
4. Oh! My Darling - Seo Ji Woo
5. Nuh ra neun gul - Gi Hoo
6. Babo (Folk Style) - Marry-M
7. To Be With You - Park Chae Won
8. Jo gak (Classic Style) - Ji Sun (Loveholic)
9. Woo ri ggi ri yae gi ji man - Jung Jae Hwan
10. Ga na yo - Lee Yoon Jong
11. Sang sang - Gi Hoo
12. Haeng bok ha ra neun geu mal - Gi Hoo, Cindy 



          Tersten başladım çünkü: Eğer üst bölümde yazan açıklamaları okuduysanız dizinin türündeki fazlalık dikkatinizi çekmiştir. Hadi aile kısmını anladık da hem romantik hem komik hem dramatik nasıl oluyor abartmışsın diye düşünmeyin. Bende ilk gördüğümde bu nasıl oluyor be dedim. Ama dizi gerçekten öyle. Başlarda romantik komediyi tatlı tatlı ilerlerken dizi son 4 bölüm resmen drama bağlıyor. Hatta dram olayını geçip acıtasyon bile var yani. Ufacık bir çocuğun hastalık içinde acı çekmesi resmen içinizi yakıyor ama o kadar abartmışlar ki bazı yerler resmen acındırma durumuna getirmişler. Zorla ağlatacak illa insanı. Anladık işte uzatmayın yahu. Sırf çocuk iyileşip iyileşmeyecek mi merakımdan izledim finali. Yoksa gereğin fazla uzatmışlardı durumu. 
          Dizinin yazarı benim en sevdiğim dizi finali olan Capital Scandalı'n yazarı. Gördüğümde şok oldum. İki final nasıl aynı kalemden çıkmış şaşılacak şey doğrusu.:)

         Herkes Kim Jae Won'un 2011 dizisini izlerken ben taa 6 yıl önceki dizisini izledim. Gönül isterdi ki bende izleyeyim 2011 ama malesef küçük bir alt yazı sorunum var. Neyse ayrıntıya gerek yok. Konumuza dönelim. 
          2005 yılı yapımı olan bu dizi tek gecelik bir kazadan meydana gelen çocukları yüzünden evlenmek zorunda kalan iki yabancı hakkında. 

          Dizinin en izlenir yanı Shin Bi'ydi. Çok tatlı kız. Iljimae'de daha çok güzel olduğunu düşünmüştüm. Bizim ufaklık küçükken daha da sevimliymiş maşallah.:) Bir 10 yıl sonra ondan bir afet olacakmış gibi hissediyorum:))
          Eugene ile ilk kez Three Dads One Mom ile tanışmıştım. Bu kızın Kore dizilerinde bir dönem babası olmayan çocuğun annesi olma potansiyeli vardı sanırım. Ve kadın her anne olduğunda saçını kısa kestiriyor ki bu da bana ilginç geldi biraz. Kore'nin ajumma modeli zaten bu model birazda.:))

          Full House ile kendine hayran yapmış oyuncu Han Eun Jung, orada olduğu gibi burada aynı dengesiz ve bencil karakteri oynuyor. Hatta burada daha da sinir bozucu oldu bir ara. Ama bu dizide anladım ki Han Eun Jung'un güzelliği yalnızca saçında. Kısa saç hiç yakışmamış bence, bilmiyorum belki dizide peruk olduğu için kötü duruyordu ama....Çirkindi işte hıh.:) Allah aşkına daha güzel peruk takamamışlar mı ya ? :S:S:S
          Erkek oyunculara birşey demiyorum klasik olgunlaşmamış başrol ile sevdiği kadının yalnızca mutluluğunu görmek isteyen yan roldü.
          Yani diyebilirim klasik karakterleri olan son dört bölüm gereksiz bir drama bağlayan bir diziydi işte. İzleyip izlememek sizin boş vaktinize kalmış...:))