31 Ağustos 2012 Cuma

Stars Falling From the Sky


          2012 dizilerinden bir nefes alıp 2010 dizilerine geri sıçrayalım, dedim ve bakın şansımıza ne çıktı.:))


          5 kardeşi ile ortada kalan Kırmızı kızımızın öyküsü. Kardeşleri ile ayrı uğraşan, hizmetçisi olduğu evin erkekleri ile ayrı uğraşan, iş sıkıntıları ile ayrı uğraşan ve bu çektiklerini hak ettiğini sonuna kadar bilen bir kızımız bu kız. Jin Pal Gang Ssi.

          Geçen yıl izlediğim Why Did You Come To My House dizinin başrolü Kim Ji Hoo'un oynadığı için listeme aldığım bir diziydi. Eğlendiğim güzel dizilerden biri oldu. Doğru seçimler yapmışım izlemek için.:)

          Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor isimli kardeşler korkunç bir komplo sonucu anasız-babasız-evsiz-yurtsuz kalınca en büyük abla küçük kardeşlerini, yıllardır platonik olarak sevdiği avukatın evinde saklamaktan başka çare bulamaz. Gizli saklı yaşamayı deneyen 5 kardeş gün gün ortaya çıktıkça işler daha da eğlenceli hale gelir.
          Herşeyden önce isimlerine bittim kardeşlerin. İsimleri bile çok eğlenceli değil mi?
İşte o kardeşler ve biricik ajusshileri...
          Kardeşleri sevdim, özellikle en küçükleri sevimli Nam ile Parang favorim.:) Parang 'ın soğuk avukatı yumuşatması, onu desteklemesi, "Bende müziği severim. Digimon müziği var mı?" diye ajusshisi ile ortak noktalar araması çok sevimliydi.:))
          Nam ise çok tatlıydı. Herkes alkışlarken onunda deli gibi çırpınıp alkışlaması çok sevimliydi. (Çocukları baş ağrısı gibi görsemde ilk 5 yaş çok seviyorum, ne yapayım...:)))

          Çocukları bir kenara bırakırsak aslında dizinin öyle abartılı bir yanı yok ama yinede sevdim ben. Gözümüzde klasikleşen pek çok olay vardı. En göze batanı ise ikinci kadındı. Bu tarz ikinci karakterlerden ögg geldi artık. Kadın kafayı Won Kang Ha ile evlenmekle bozmuştu. Bunun aşk olmadığı saplantı olduğu ise gün gibi ortadaydı.
          İkinci adam ise kadından daha kaçıktı. Sevdiği kadın mutlu olsun diye ağabeyine eziyet etmesi; Jin Pal Gang, Won Kang Ha'yı unutsun diye " Beni de erkek gör... Bende denemek istiyorum..." demesi beni çıldırttı. Bir de bu delinin üstüne yiğenleri Won Tae Gyu'nun "Sen benim kaderimsin çagiya" diye kıza yapışması sonucu resmen Jin Pal Gang'a acıdım. Ben bunaldım resmen onlardan, "Bırakın kızı yahu kardeşlerine bakmak istiyor işte" diye tepinesim, onları tepesim geldi.:))

          Dizinin en sevdiği diyologu ise şuydu:
Kang Ha: Gerçekten onun Tae Gyu için uygun olduğunu mu düşünüyorsun?
Joon Ha: Tanıdığım başka birinden daha uygun olduğunu düşünüyorum.
Kang Ha: Kimmiş o başka tanıdığım?
Joon Ha: Tae Gyu'nun yüzüğü takacağından endişe duyup heyecanlanan birisi.
          Gördüğüm en şahane meydan okuma ve laf sokmalardan biriydi.:))

İşte o tatlılık...
          Dizinin finalinin gereksiz aksiyonu hakikaten "ne gerek" cinsindendi, çok saçmaydı. Kızı kaçıyorlar, öldürmeye çalışıyorlar, polis geliyor kurtarıyor hemde deli ajumma ve kaçık ajusshi sayesinde... Pehh ne alaka değil mi? Bütün dizi boyunca abuk hareketli ajumma insafa geliyor, yardım sever biri oluyor, mirastan cayıyor... Özetle melodramın suyu çıkmıştı yine:D
          Finalin en güzel yani ise Won Joon Ha'nın saçlarını değiştirip sevimli Hallyu modeline bürünmesiydi. Tüm dizi böyle olsaymış o kazanabilirdi bence.:)) Ne kadar tatlı olmuş baksanıza...:))

          Pek yazmaya keyfim olmadığından dandik bir yazı oldu farkındayım. Üstelik sevdiğim bir dizin hep kötü yanlarından bahsettim nedense. Ama siz bana bakmayın, kardeşler ile eğlenceli bir diziydi, ben sevdim. İzlerseniz zaman kaybetmiş olmasınız ama izlemezseniz de çok büyük şeyler kaybetmiş olmazsınız. Özelte ortalama bir dizi işte.:))
Adı: 별을 따다 줘 / Byeoreul Ttada Jwo
Bilinen Adları: Stars Falling From the Sky / Pick the Stars / Wish Upon a Star
Tür: Romantik, Komedi, Dram
Bölüm Sayısı: 20
Yayınlandığı Kanal: SBS
Yayın Tarihleri: 04.01.2010 - 16.03.2010
Yayınlandığı Günler: Pazartesi - Salı 20:55


Oyuncular:

  • Choi Jung Won / Jin Pal Kang


  • Kim Ji Hoon / Won Kang Ha

  • Shin Dong Wook / Won Joon Ha

  • Chae Young In / Jung Jae Young

  • Lee Kyun / Woo Tae Gyu   




OST:
1. Stars Falling from the Sky - KARA
2. 그대니까(내 사랑 너니까) - Monday Kiz
3. Perhaps – Jaycade
4. 눈물의 거리 – Jun Ha
5. I Am a Mother – Ji Hye
6. Once Again – Gong Bo Kyung
7. 희망을 찾아서; Enstrumental
8. 그리운 가족; Enstrumental
9. 별의 노래; Enstrumental
10. 사랑의 상처; Enstrumental
11. 거짓된 진실; Enstrumental
12. 무지개 동네; Enstrumental
13. 달려라 신불자 ; Enstrumental
14. 행복 예감; Enstrumental
15. 아픔의 눈물; Enstrumental
16. I Am a Mother; Enstrumental
17. Warm-Hearted – Yeedam
18. Drunk – Yellow String Boys
19. PM Creative (P2) – Main Street
20. Magic (Feat.Nah Hyeon) – Blue Sorbet
21. Lullaby – eniac


24 Ağustos 2012 Cuma

7. Mim: Anime Karakterleri Analizi

          Sevgili Küçük Filozof  bana çok beğenerek yazacağım bir mim paslamış, kendisine kocaman teşekkürlerimi iletiyorum ve başlıyorum yazmaya.:))
          Konumuz anime karakterleri hakkında küçük bir analiz. 23 anime izlemiş biri olan beni ne kadar zorlanayacak bakalım.:))

          En Çok Güldüğüm Karakter:


          Ouran High School Host Club'un biricik kurucusu, kendi deyimi ile babası, Honey Senpai'nin Tama-chan'ı kadar beni çok güldüren hiç bir karakter olmadı.





          İlk göz ağrım Kimi Ni Todoke - Kuronuma Sawako. Sadako'dan korkanlar ile nasıl eğlendiğimi hala hatırlarım. :)




          En Tatlı Aşık Karakter:

Hiyokoi - Nishiyama Hiyori


          Kızcağızın kendi o kadar tatlıydı ki aşkını animede pek göremezsek aşkı da bir o kadar tatlı olurdu bence.:))




Working!! - Sato Jun

          Sato-san her ne kadar yankiye benzesede Yachiyo'ya duyduğu olan aşkı ile çok sevimliydi.





          En Cool ve En Karizmatik Karakter:

Kaicho Wa Maid-sama - Usui Takumi 


           En sevdiğim en unutulmazlar arasında yer alan biricik Usui'm. Acayip karizma, acayip cool bir varlıktır kendileri. Dil çıkarırken bile cooldu benim için.:)) (Biraz sonra en yakışıklı kategorisinde de karşımıza çıkacak kendileri.:))



Inu X Boku SS - Miketsukami Soshi


Gifi gördükten sonra hala söze gerek duyuyor musunuz gerçekten? :D






          En Sayko Karakter:

Uta No Prince Sama - Shinomiya Natsuki

          Gördüğüm en sayko varlık. Zavallı Syo az çekmedi bu delinin yüzünden.:))




 

Inu X Boku Secret Service ailesinin tüm karakterlerinde 2 ölçek saykoluk mevcut.:D










          En Yakışıklı Karakter:

Usui, Usui, Usui... derdim de başka bir şey demem.:))




          En Uyumlu Karakter:

Lovely Complex - Koizumi Risa = Otani Atsushi




          Zavallı Risamız bu kalın kafalı oğlan yüzünden çok sıkıntı çekmiş olsa da birbirleri için yaratılan çiftlerden kendileri. Onlar kadar uyumlusunu görmedim.:))













          En Nefret Ettiğim Karakter:
Aishiteruze Baby - Katakura Kippei
Sevemedim gitti ben bu çocuğu...

          En Odun Karakter:



          Hiç kuşkusuz Itazura Na Kiss - Irie Naoki.
Küçük Filozof 'da gördüğüm an kesinlikle çok doğru bir tercih olduğunu söylemiştim kendi kendime. Benimde aklıma ondan daha odunu gelmedi.:))







          En Kasvetli Karakter:
Skip Beat - Mogami Kyoko


          Çok baştan savma bir cevap olsa Kyoko etrafındakileri kasveti ile pek bir korkutuyordu, bende onu seçtim gitti.:))





           En Güzel Ses Tonu:
          Filozofcuğumla bir diğer ortak seçeneğimiz ise Miyano Mamoru. Ouran High School Host Club -Tamaki, Uta No Prince Sama -Tokiya Ichinose / Hayato, Skip Beat - Fuwa Sho, Kimi Ni Todoke (2. Sezon) - Miura Kento, Inu X Boku SS - Natsume Zange, Hakushaku to Yosei - Ulysses,  La Corda D'oro (2.Sezon) - Kaji Aoi gibi pek çok karaktere ses vermiş bir isim.
          O kadar anime izledim ama Mamoru'dan başka kimsenin sesini tanımam. Hayat verdiği tüm karakterleri seviyorum. Çünkü bu sesi çok seviyorum.:)


Yetinemedim, bir kaç kategoride benden olsun dedim.:))

          En Ezilen Aşık:
Special A - Takishima Kei


          En Safoş Karakter:
Baka to Test to Shoukanjuu - Yoshii Akihisa











          En Sevimli Karakter:
Ouran High School Host Club - Honey

8 Ağustos 2012 Çarşamba

The King 2 Hearts


          Lee Seung Ki'nin dizi yaptığı görünce pek bir sevindim. Rol arkadaşının Ha Ji Won olduğu öğrenince biraz buruldum. "Daha yakışanını bulamadılar mı Seung Ki can'a?" dedim. Konuyu okuyunca ise diziyi izlemek istemedim. Çünkü konuda "Kuzey Kore ajanı ile Güney Kore..."ibarelerini görünce gözüm başka birşey görmedi. Direk aklıma Myung Wol Spy dizisi geldi. "Bu kuzey-güney mevzusu beni bozar şimdi" dedim. Kaçtım diziden. Sonra el mahkum geri döndüm. "Seung ki bu ya bir göz atalım" dedim, beklentiyi en düşük seviyede tutarak.

          Seung Ki'nin oyunculuğu karşınında dehşete düştüm. Çünkü kendisi dehşet güzel oynamış.:) Dehşet güzel garip bir tamlama olsa da Lee Seung Ki'nin oyunculuğuna, dizinin alttan alttan yada açık açık verdiği her mesaja bayıldım, diziyi inanılmaz sevdim ve Kore'de gerçekleri böylesine tokat gibi çarpan bir dizi daha izlemedim. Amerikan aşığı bu milletin gözlerinin böylesi gerçekleri görebildiğine sevindim. Görüp bir de başkalarına anlatmak için cesaret edip dizi yapmalarını ayrıca takdir ettim. O zaman ver elini spoiler...:)

          Az önce söylediğim gibi Seung Ki can oyunculuğunu konuşturmuş. Lakayıt, şımarık tavırlarının altında birden sinirlenip ciddiye bağlayan ve karşısındakinin ağzının payını çok pis veren duruma geçişleri şahaneydi. Ve Seung Ki can bu dizi ile çok erkeksi görünmüş bence. Yani büyümüş adam olmuş bizim Lee Seung Ki.:))
Lee Seung Ki gerçekten severim. Evimizin şebeleği modunda gördüğüm insanlardan biriydi, Strong Heart sağ olsun. Ama şimdi namja listeme girmeye hak kazandı yani.:))

          İlk öğrendiğimde Ha Ji Won'un eşlik ettiğine bozulsam da sonradan doğru tercih olduğuna karar verdim. Ha Ji Won'u sevmesemde herkes o erkeksi Kuzey Kore ajanı tavırlarını beceremez bence. Han Ye Seul'de gördük bu işin nasıl batırılabileceğini.;)

          İlk başladığınızda dizinin amacının diğerleri gibi romantik komedi olduğunu sanıyorsunuz. Komedisi komik, romantizmi hoş. Hele bir sarılma sahnesi var ki bir çok aşk filmine taş çıkarır. Bu yüzden işler aceleye gelince "yahu bunlar bize yirmi bölüm ne gösterecek, dizi bundan sonra saçmalar artık dediğiniz noktada, beyninizde bir cümle beliriyor. "DİZİNİN AMACI ROMANTİK KOMEDİ OLMAK DEĞİL, gerçekleri yansıtmak..." Yani ben yarım akıllı geç anladım durumu. Meğerse türü kara mizahmış dizinin. Söyledikleri herşeyin taa ilk bölümden beri gerçekçi olduğunu 10.bölümde anladım. Bir yap-bozun parçaları gibi herşey birleşiverdi o anda.

          Dizi bize bilmediğimiz yada aslında bilip de görmezden geldiğimiz gerçekleri anlatıyor. Siyasi, barış, savaş, Güney Kore, Kuzey Kore, hatta Kpop, dış görünüş merakı vs. çok şey var dizide. Kore'yi hatta dünyayı daha pempe gözlüklerden sıyrılmış bir şekilde görüp tanımak için bir dizi olduğunu düşünüyorum ben. O halde yakaladıklarımı sizlerle paylaşmaktan gurur duyarım.:) ( Bu noktada söylemek isterim ki bundan sonra gayet sıkıcı bulacağınız bir yazı bekliyor olabilir sizi. Benim gibi düşünmeyip köpürebilirsiniz hatta ama benim bakış açım budur. Nokta. )

İşte O Gerçekler:

     * Dünya'nın savaş tacirleri tarafından yönetildiği gerçeği:

          Zaten hepimiz biliriz ya; dünyaya silahları satan Amerika ve birkaç Avrupa Ülkesi; sürekli milletleri bölüp silah satıp kanlı paralar kazanıp, sonra o paralarla bize ekonomik olarak işkence eden varlıklar. Mağdur ülkeler -ki bunlar özellikle gelişmekte olan ülkeler ile geri kalmış ülkeler oluyor- ekonomik zarar görür korkusu ile bazı konularda sessiz kalıp sahte gülücüklerle diploması yapmak zorunda kalıyor. Amaç barış değil ama daha az zarar görmenin yolları. Bizim ülkemizi bölmeye çalışanlar, Kore'yi bölenler, Hindistan'ı paramparça edenler, dini uyuşmazlıklardan şıra çakanlar, siyasi görüşler uydurup ortalık karıştıranlar, herşeyin suçlusu silah tacirleri, sömürge meraklıları. Bakmayın şimdilerde sömürge devlet olayının tarihe karıştığına. Herkes karışmış ayağına yatıyor sadece. Oysa can atıyorlar bir yerleri sömürmeye.
          "Müslümanlar terörist" deyip dünyayı dine düşman edenler, birbirine düşman edenler aslında onlar değil mi? Amerika'yı hiç sevmem ben. İngiltere'yi, Avrupa'yı hiç sevmem. Neden? Samimi bulmam. Yanlış anlamayın lütfen, elbette onlarda Allah'ın kulu. Ama ülke olarak yaptıkları sevmememi hak ediyor. Öyle ise Koreliler çok mu iyi? Neredeyse hepsi (bizim gördüğümüz kesim tabi) Amerikan aşığı. İyi değiller sadece bizim gibi aptalgillerdenler yada aptalı oynamak zorunda kalanlardan. Bu dizi bunu anlatıyor işte.
          Hindistan farklı mı? Kim Pakistan Hindistan diye düşman etti aynı kanları, komşuları, hatta akrabaları...
Bu konu böyle uzayıp gider işte... Mazlumu ezen canileri sevmemi beklemeyin benden.

     * Yüzeysellik:
          Güney'e eğitim için gelen Kuzey Ajanları'nı taşıyan otobüsün içinde cama yapışan Kim Hang Ah (Ha Ji Won) etrafındaki yakışıklı ünlülerin resimlerine bakıp bakıp rütbelerine göre koca beğenedursun, yoldaşı Ri Kang Suk şöyle der "Kulağa sanki tüm ilgin bedenlerineymiş gibi geliyor". Oppa sevdasını ne kadar güzel özetleyen bir cümle.:)) Ayrıca Ha Ji Won'un bir önceki rol arkadaşı Hyun Bin'i görünce "Hyon Binnn" diye bağırışına çok güldüm.:)
          Kadınlar yüzeysel de erkekler farklı mı sanki?
Erkeksi tavırları var diye kızı önce kandırıp sonrasında "Öyle biri senin neyini beğensin" diye kızı rezil rüsva eden Lee Jae Ha (Lee Seung Ki) içimdeki erkekleri ateşe vermek isteyen feministi uyandırdı.:)
"Ne biçim Kuzey ajanısın sen, dağıt şu öküzün ağzını burnunu. Acıma SeungKi can diye vur gitsin vurrr" diye tepiniyordum o sırada.:D:D Neymiş, Han Ah yeoja (kadın) değilmiş, Göstereyim ister misin?" demek neden sadece erkeklere özgü bir hal ki ya...:)) Tabi kadınlar daha terbiyeli çünkü hıhh:D
Bu olay benim başıma gelmiş gibi hissettim de o yüzden böyle tepkilendim. Kendimi çok kaptırdım anlayacağınız izlerken.:)

     * SNSD:
          SNSD ve erkeklerin tanımına bayıldım.
18 bacak karşında ne yapacağını bilemeyen ve onları aklından çıkaramadığını büyük bir kahırla itiraf eden Kuzey Ajan'ın repliği geliyor. "O günden beri o kızların bacakları aklıma takılıp kaldı. Kururmuş hayvan gibi miyim?" Devamı ise şöyle: "Standartları yok, sadece dış görünüşleri! Tiffany... Tiffany ne yani? Ne diye uyduruk Amerikan ismine sahip kıza kapılıyorum. Orta sınıf bir kadın..." Dikkat: Bu sözlerin hepsi dizinin yazarlarına aittir. Benle alakası yok. Ben bu kadar ağır konuşmam bilirsiniz ki. Ama biraz katılmadan da edemeyeceğim.;))

     * Adalet:
          İzbandut gibi bir herifle aynı odayı paylaşacağını gören velihat prens soluğu yetkilinin yanında alır. "O takım lideriymiş, ben kraliyettenmişim, böyle şeylere hiç gerek yok. Adalet adına bana da tekli o da verseniz olmaz mı?" :D

     * Korku:
          Ölüm Korkusu; Ölümle burun buruna kalan iki düşman, sabahısı kavga ederken sarf ettikleri kötü sözleri geri alırcasına, "Sen esaslı biriymişsin." "Sende seksisin, alımlısın." diyerek gönül almaya çalışıyorlardı.
          Bir annenin -yürek parçalayan- korkusu; "Sadece gözümüzü kapatıp hiç birşey olmamış gibi davranalım... Bunu kalbime gömeceğim. Bu defa korkak davranalım." diyerek oğluna yalvaran anne beni çok üzdü. Büyük oğlunu ve gelinini kaybetmenin acısını yok sayabilmeye razı, kızının kötürüm olmasını ezelden geldiğini düşünmeye razı... Tek isteği küçük oğlunu da kaybetmemek. Anneler gerçekten başka bir yürek taşıyor. Tabi insan ve anne kavramını hakkı ile taşıyan varlıklardan bahsediyoruz.:))

Şimdi ben susayım, çektiklerim konuşsun birazda.:))
Bizde bizde... Ama biz Çin'den de pek haz etmiyoruz. Çünkü kendi çıkarı neredeyse oraya koşuyor.
Adalet sadece Allah katında mevcut bence. İnsanlar adalet sağlamaktan aciz malesef ki. Oysaki Allah herkese akıl, herkese göz, herkese vicdan veriyor. Ama nefsin oyuncağı olmuş insanoğlu...
Ah bizde bundan şikayetçiyiz işte.:D İnsanın aradığı standartları yükseltiyor bu eşekler.:D
Hadi sıkıyorsa yalan desinler...:))
Ne demek her zaman, her fan girl'ün birincil görevi:P :))
          İşte böyle sevgili çingularım. Kore'ye Kore'yi anlatan bir yapım. Bana göre dünyayı silah tacirlerinin ve Amerikalıların yönettiği hatta pis bir şekilde yönettiğini anlatan bir yapım. Dünyayı savaşın yönettiğini anlatan bir yapım.
"Amerika'nın ne kadar pislik olduğunu biliyormuş Korelilerde... vay bee.." dedirttiler bana özetle.
Ve anlamış olduğunuz üzere Amerika'nın izlediği pis politikalara olan kinimi sayfalarca kusabilirim ama susuyorum artık. "Amerikan yönetiminin ve izlediği adi politikalardan nefret ediyorum, tiksiniyorum, iğreniyorum diyip en ergen mahalle karısı modunda "Allah sizi taş etsinn oğlummmmm" diyip, konuyu kapatıyorum ama.:D

          Ve 180 derece açılı ile geliyorum dizinin en üzücü noktasına. Zavallı Lee Jae Shin. En büyük acıyı o kızcağız çekti. Öyle ki özgürlüğünü kaybedip tekerlekli sandalyeye mahkum olması bile yaşadığı en küçük acı olaraka kaldı malesef. Zorla abisini öldürtmüş bir nevi şerefsizler kıza. İnsan nasıl yaşar o psikoloji ile? Üstüne bir de sevdiği adama kavuşamadan kaybetti. Çok üzüldüm, çok içim parçalandı oncağızıma.:)
          Dizinin en sinir bozucu yani ise işte tam da bu kısım. Lee Shi Kyung tam jübile yaptı, kendini mükemmelik seviyesine çıkardı, gözümüzde kocaman oldu, "Cansın sen Lee Shi Kyung" diyip sarılmaya koşarken biz adam öldü yahu.:(( Bende en az Seung Ki kadar ağladım o sahneden. Yazık ettiler bence Lee Shi Kyung'a yazarlar. Ne gerek vardı öldürmeye. Sırf birini daha öldürelim diye olmuş yani. Kralla kuzeyin aşkı aşkta onların ki değil mi sanki. Hor gördüler zavallımları.(: Yazarlara kızdığım tek nokta burasıydı işte.

          Ve en sevdiğim iki noktaya geliyorum. Eminim herkesin bayılacağı nokta birincisi.:D
Huhuhu... Aferin size yaaa... seviyorum sizi... Evet müttefikiz biz (sanki ben katıldım savaşa) :D
Ama sonrasında bende bir durdum düşündüm SeungKi can gibi. Bu durumda biz Kuzeylilere düşman sayılırız değil mi? Ne tuhaf bir ikilem şu dünya...
          Ayrıca söylemek isterim ki, bizim ordumuz güçlüdür bir kere. Herkes başa çıkamaz öyle... hıhh:))

İkincisi: Kesekkidıra...:D (çok güzel bağırıyor Seung Ki... Beğenmeme başka anlamlar yüklemeyin.:D)
Bu arada "ke" Korece köpek demek, köpek herifler de demiş olabilir... Yani siz öyle kibarlaştırın bence.:) Ama çok güzel verdi ağızlarının payını yaa.:))
Ehh Seung Ki, ben bu yapımdan sonra seni bir Amerikan yanlısı yapımda göreyim de bak koparmıyor muyum
o kulaklarını taa Korelere gelip... :D:D

          Son olarak herkesin genel anlamda şikayetçi olduğu bir durum varmış dizide. Malum Seung Ki kiss sahnesinde yerini sabitlemiş isimlerden. Düzgün bir kiss göremedik dizide diye yönetmeni boğazlamak isteyenler varmış. - ki çaktırmasam da bende onlardan biri olabilirim her an.:D - "Aman boşverin canım" diyorum buradan şikayetçilere, Ha Ji Won kartoşunu öpeceğine Shin Min A'ları öpsün.
Üstümde beni de boğazlamak isteyen gözler görüyorum sanki şuan.:D
Tamam vazgeçtim, evlesin karıcığını öpsün.
Aaaa bakmayın öyle belki sizinle evlenir.:DD (Rüyanızda görürsünüz. :D)

 Adı: 더킹 투하츠 / Do king tu hachı
Diğer Adları: 킹 (King) / 더킹 (The King) / 킹 투허츠 (King 2 Hearts)
Tür: Kara Mizah
Bölüm Sayısı: 20
Yayınlandığı Kanal: MBC
Yayın Tarihleri: 21.03.2012 – 24.05.2012
Yayınlandığı Günler: Çarşamba – Perşembe 21:55



Oyuncular:

Lee Seung Ki / Lee Jae Ha

Ha Ji Won / Kim Hang Ah

Jo Jung Suk / Eun Shi Kyung

Lee Yoon Ji / Lee Jae Shin

Yoon Je Moon / Kim Bong Goo - John Mayer


The King 2 Hearts OST
Part 1 28.03.2012
01 Seni Deli Gibi Özlüyorum 미치게 보고싶은 - 태연 (소녀시대) / Tae Yeon (SNSD)


Part 2 11.04.2012
01. Aşk Ağlıyor 사랑이 운다 -
K.Will

Part 3 25.04.2012
01. İlk Aşk 처음 사랑 – Lee Yoon Ji 이윤지 [배우]
02. Söyleyemem - 말 못하죠 – J-Min(제이민)
03. İstediğimi Yaşayacağım 내 맘대로 살꺼야 – 슈퍼키드(SuperKidd)
 

Part 4
01 Sadece 오직 너만을 - Hyun Seong (Boyfriend)

Full Album
1. Kral (더 킹)
2.
Seni Deli Gibi Özlüyorum (미치게 보고 싶은) – Tae Yeon (태연)
3.
Aşk Ağlıyor (사랑이 운다) – K.Will (케이윌)
4.
Söyleyemem (말못하죠) – J-Min
5.
Sadece (오직 너만을) – Boyfriend’s Hyun Seong (현성 – 보이프렌드)
6.
İstediğimi Yaşayacağım (내맘대로 살꺼야) – Super Kidd (슈퍼키드)
7.
İlk Aşk (처음사랑) – Lee Yoon Ji (이윤지)
8. Kral, sevgi ve duygu (더킹 사랑과 감동)
9. Hang Ah'ın Rüyası (항아의 꿈)
10. Ölüm Hattı
11. İki Kalp (두 개의 심장)
12. Beraber (함께…)
13. Özel Görev (특수임무)
14. Hüzünlü Hava (슬픈 하늘)
15. Gülen Gün (웃는날)
16. Acı Aşk (아픈 사랑)
17. Sevimlisin
18. İhlal
19. Gözlerini Kapatırsan Eğer (눈을 감으면)
20. Yanan Kalp (타는 마음)
21. Kaygan
22. Tembel
23. Kara Mesaj
24. Parlak Gün
25. Yeni başlangıç (새로운 시작)



 Bu yazıyı tam yayınlıyordum ki,
 önizleme sırasında kafayı yiyen blogspot yazdığım herşeyi sildi.
Sinirden ölecektim az kaldı. 
Herşeyi tekrar yazmak zorunda kaldım. 
Allah'tan önizlemede yazılar çıkmıştı.
Böylece tekrar yazmak kolay oldu. 
Yoksa hayal oluyordu bu yazı. 
Kıymetini bilelim bu yüzden.:))

7 Ağustos 2012 Salı

My Boyfriend Is Type-B


Orijinal adı: B형 남자친구 / B-hyeong namja chingu
Bilinen Adı: My Boyfriend Is Type-B (B grubu Erkek Arkadaş)
Yönetmen: Choi Seok-Won, Kang Cheol-Woo
Yazar: Choi Seok-Won, Shin Jung-Goo, Kang Cheol-Woo
Süre: 96 dakika
Vizyon Tarihi: 13 Şubat 2005

Oyuncular:
  • Lee Dong Geon / Young Bin

  • Han Ji Hye / Ha Mi


          Kore ile biraz içli dışlı olan birisi bile kan gruplarına çok önem verdiklerini ve buna göre karakter analizlerinde bulunduklarını bilir. İşte bu hakkında bir film. Bencil, ben merkezi B grubunu erkek arkadaş olarak seçen Ha Mi'nin ve aşkını öyküsü...
          Ben sevdim filmi, sevimli bir film. Ama en çok filmin sonunu sevdim.
 -Spoi-
Filmin sonundaki "seni terk ederim" diyince anında yelkenleri suya indiren namja, tüm kızların gerçek hayali.:) Naber bencil terk eder bakk , ayağını denk al .:)))