25 Ekim 2015 Pazar

Kuroshitsuji

          Aslında yazmayı düşünmüyordum ama içimde birden yazmalıyım hissi belirdi. Az önce bitirdiğim bir anime ile karşnızdayım cingular ecel tecel...

         Genelde ağır ciddi şeyleri izlemek yerine eğlenceli gülmeli, romantikli komedili yapımlar izlemeyi tercih ederim sizde fark ettiyseniz... Mesela bu aralar She Was Pretty'yi izliyorum ki bayılıyorum kendinisine. Sadece Siwon'uma değil... dizinin asıl çiftine hayranım hatta... Neyse konuyu dağıtmayalım Kuroshitsuji'ye dönelim... Dediğim gibi ve bildiğiniz gibi ben bu tarz ağır yapımlar pek izlemem ama arada böylesi gerekiyor. Hele ki böyle kaliteli değişik bir senaryo ile karşnıza geliyorsa...

          Birinci sezonun finalini az önce izlemiş biri olarak son anda küçük bir damla göz yaşı bile döktüm ki tüm 24 bölüm boyunca farkında olmadan içimi şişirenler o garip rahatlamışlık hüznü ile akıp gitti sanki içimden...

          Ama benim bu kadar acele ile yazmamdaki asıl sebep çok beğenmiş olmamdan değil. Elbette çok beğendim ama hakkındaki "ortalama bir yapımdı" ifadeli bir yazı okumaktı. Yazıyı bitirince herkesin kendi görüşü anlayışı ile kabullensemde içimde bir yerler haksızlık olduğunu düşündü ve bir de ben yorumlayayım istedim animeyi bu yüzden.


           Animeniz aynı isimden oluşan ve 2006 yılında yayınlanmaya başlanan üstelik halen devam etmekte olan aynı isimli mangasından uyarlanam tahmin edersiniz ki...

           Animemiz şimdilik 3 sezon artı OVAlardan oluşmakta. Üstelik uyarlanmış bir filmi varmış kendilerinin, 2014 yapımı. Sevenleri hayranları çok anlayacağınız. Hatta yanlış anlamadıysam ki inşallah anlamamışdır, aktif olarak türkçeye çevirmeye çalışılıyor mangası. Tık tık... Okumak için can atıyorum bende. Zira yorumlardan birinde okuduğuma göre çok fena teoriler varmış bizi şaşırtacak, mutlaka türkçe okunmalıymış falan filan...
Eh bende bu kadar sevmişken okumak istiyorum bu heyecanımı kaybetmeden. Gerçi okumaktan biraz korkuyorum da daha önce animesini beğenediğim bir iki yapım mangada ağır ecchi çıkınca bir hayal kırıklığına uğradım çünkü... Umarım böyle birşey olmaz.:))

Peki bu kadar beğendiğimiz bu yapımın konusu ne?

           Aslında çok sakat konu... Maaz Allah sizi dinden imandan bile çıkarabilir farkında olmadan :D

          Ölümün kıyısında ailesine ve kendisine acı çektirenlerden intikam almak isteyen Ciel'in şeytanla yaptığı bir anlaşma sonucu şeytana intikamını aldıktan sonra ruhunu satma konusunda daha doğrusu yedirme konusunda söz vererek efendisi oluyor. Şeytan da onu lanet kahyası olarak ruhunu ele geçirmek için dört dörtlük davranmak için elinden geleni ardına koymayarak yardımcı oluyor.

          Böyle bakıldığında gerçekten zalim sevimsiz bir hali varmış gibi geliyor animenin ama öyle değil.
           Öyle başarılı yazılmış bir senaryo ki Sebas-çan (Sebastian) sadece bir şeytan olamaz diye bir his doğuyor temiz kalplerinize... Yani benim teorimde bu hacı... Öldürseler inanman onun kötü olduğuna... o işte başka bir iş var bence. O Ciel'i korumak için gönderilmiş, yanlız kaldığı bu hayatta yaşama umudu olsun diye gönderilmiş bir kalkan sanki... Her ne kadar birinci sezon finali öyle değilmiş gibi göstersede...

-Spoiler-

          Hele ki adamın günahkar olmuş melekle bir kavgası var... O kötü olamaz onun başka bir özelliği var diyorsunuz... İşte insanı farkında olmadan dinden imandan çıkarır deme sebebimde bu sahne aslında.

          Öte yandan başta gereksizmiş gibi duran diğer hizmetçi elemanlar bile merak ettiğim ilginç sevimli karakterler...
         Madam-ı Reddo gibi kayıp giden ilginç kötü ama haklı karakterlerde var. Açıkçası onu kötü oluşu beni sarsmadı desem yalan olur.

         Aksiyon heyecanlı şaşırtıcı animeye komedi unsurları da katılmış, ben kötü bulmadım açıkçası. Kahkahalara boğmasada bir tebessüm ettirdi beni.
Özellikle bu  lanet geyik sahnesi... :))

          Özetle çingular ben animeyi sevdiğim konuyu merak ettim. Tavsiye ederim. Diğer sezonlarda görüşmek üzere...
Hayat felsemem... En baştan beri yanlızız... İnsanlar belli duraklarda hayatımıza binen , belli duraklarda da bindiği gibi inen varlıklar sadece. Dünya gelip geçici, hayat gibi herşey fani... (: