Sanki daha önce biri "anime dosyası kapanmıştır" mı demişti. Aaa kim o? Ben değilim.:))
Ouran High School'dan sonra bana kendini sevdirecek anime olamaz diye düşünmüştüm ama bugün yeni favorimle sizleri tanıştırmak için karşınızdayım çingular...:) Kaybolan istediğimi geri getiren anime ... :))
Uta No Prince-sama. Yani Utapri. Yani Şarkıların Prensi. Yerim o prensleri ben.:) Evet artık utanmadan açık açık çizgi karakterlere de sulanıyorum haha:D
Neyse işin geyik kısmını geçip hemen 13 bölümcük şahane animenin konusuna gelelim.
İdollerin ve bestecilerin yetiştirildiği bir okulda fanı olduğu Hayato'ya şarkılar yazmak için eğitim alan Nanami Haruka adındaki kızımız ve okulda tanıştığı 6 erkek hakkında. Şarkılar ve sesleri çok güzel. Özellikle ana tema olan Maji Love 1000% şarkısını ilk dinleyişte vurulduğumu söylemek isterim. 3 gündür onu dinliyorum.:) Her bölüm her üyenin sola söylediği şarkılarda yabana atılamayacak kadar güzel.
Müziklerin ve karakterin çok sevilesi olduğu bu güzel yapımın tek kötü yanı ise 13 bölüm olması. Biz "26 bölümü karakteri tanıtmaya harcadık. Daha yok mu, 2. sezon yok mu" diye yakınırken 13 bölümün tadı damağınızda kalıyor tahmin edersiniz ki. Üstelik o kadar ayrıntısız olmuş ki. Bazı şeyler kafanızda soru işareti olarak kalıyor. Neyseki ikinci sezonun olacağı müjdesi verilmiş animenin. İnşallah daha uzun olur bu sefer.:))
Şimdilik kısacıkta olsa ben izlemenizi tavsiye ederim mutlaka. Sizi rahatsız edecek tek şey başrol kızımızın gözlerinin, çamur suyu damlayan eteğinizi hatırlatabilecek olması. :) Onun dışında renklendirme, renk uyumu ve çizimler çok iyi.
3 Temmuz 2011- 24 Eylül 2011 tarihli bu animenin eğer yanlış anlamadıysam çok ilginç bir özelliği var. Aslında PlayStation firmasının Aralık 2010 yılında piyasaya sürülen oyunundan uyarlama bir yapım. Mangası ile oyunun yayınlanma tarihleri aynı. Ben mangadan yapılan anime, oyun, dizi gördüm de ilk kez oyun için yapılan manga, anime görüyorum. Çok şaşırdım. Eğer yanlışım varsa düzeltin lütfen.:))
İzlemekte kararsız olanlar için bir kaç gifle izlemeye özendirip şarkıları dinlemeye geri dönüyorum.:))
30 Mayıs 2012 Çarşamba
Hachimitsu to Clover
Ne demiştim Hanazakari No Kimitachi e'de sırada Honey and Clover var. Yani insan sırf oyuncu için dizi izler mi? Ben izlerim. :)
Aynı isimli manga ve animeden uyarlanan Hachimitsu to Clover 5 sanat öğrencisinin hayatının kesiştişi zamanları anlatıyor. 2000 - 2006 yılları arası yayınlanan manganın 2005 yılında 24. bölümden oluşan ilk sezonu yayınlanmış. 2006 yılında 12 bölümlük ikinci sezonla anime sonlandırılmış. Aynı yıl bir de filmini yapmış Japonlar. Yetmemiş 2008 yılında benim izlediğim bu dizi yapılmış. Yine Tayvanlılar el atmış Japonyadan sonra aynı yıl diziye. Onlarda kendi kadroları ile yeniden hayat vermişler karakterlere.
Bana gelirsek ben Ikuta Toma oynamasaydı diziyi izlemezdim. Animeyi tercih ederdim sanırım. Ama izlediğime de pişman olmadım. Akıcı, komik bir hikayeden çok sakin, durağan, hüzünlü bir öyküydü. Çok şey söyleyen ama hiç birşey anlatamayan, hiç birşey söylemeyen ama çok şey anlatan hikayeler... Derin; sadece yaşayanların anlayabiliceği bir türdü. Aşk için acı çeken insanlar, karşıklıksız aşklar, bencillikler, baskılar, yanlız ve amaçsız insanlar, zamanla el attıkları her işte anlamını yitiren hayatlar... Çok tanıdık aslında herşeyi.
Karakterleri çok sevdim ve gayette iyi anladım hissettiklerini. En çok içimi burkan Takemota ve Ayumi oldu. Hatta Ayumi'ye üzüldüğümde Mayama'ya az söylenmedim. "Aptal Mayama, salak Mayama, kafasız Mayama. Duygusuz Mayama, kafan kopsun Mayama. Baka Mayama, ahoo Mayama, sen öl Mayama. (İki Japonca kelime öğrenmişim söylemeden olmaz.:)) Geri zekalı Mayama, o uçak düşsün öl kavuşamadan o kartoş karıya." Çok sinirlendirdi beni Mayama. İçtiği sigarayı burnundan içeri sokasım geldi. Sigaraya karşı olduğumdan değil, Mayama'ya gıcık olduğumdan. Böyle yakışıklı çocuklar böyle geri zekalı olsun dayanamıyorum da.:)) Belki Mayama kız olsaydı bu kadar kızmadım. Erkekler böyle davranınca sinirleniyorum sanırım. Bilinç altımda nasıl bir kin varsa artık.:))
Adı: ハチミツとクローバー / (Hachimitsu to Kurōbā)
Bilinen Adı: Honey and Clover
Tür: Romantik, Arkadaşlık
Bölüm Sayısı: 11
Yayınlandığı Kanal: Fuji TV
Yayın Tarihleri: 08.01.2008 - 18.03.2008 (Salı 21:00)
Oyuncular:
- Narumi Riko / Hanamoto Hagumi
- Ikuta Toma / Takemoto Yuta
- Harada Natsuki / Yamada Ayumi
- Mukai Osamu / Mayama Takumi
- Narimiya Hiroki / Morita Shinobu
- Kashiwabara Takashi / Nomiya Takumi
- Murakami Jun / Hanamoto Shuji
- Seto Asaka / Harada Rika
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Bir Mim: İlk Mim...
Bloggerlar arası çok samimi ve sevimli bir dostluk var gözle görünür. Bu durumu en belirgin hale getiren şeylerden biri ise bence paslanan mimler. Her zaman uzaktan bakıp çok özenmiştim ne yalan söyliyim. Hele bir harem mimi vardı bir ara. O dönem ben özel sorunlarımla uğraşıyor olmama rağmen "biri bana da gönderse keşke" diye iç geçirmiştim.
Uzun lafın kısası ilk mim yazım ile karşınızdayım. İlkokul çocuğu gibi içimde bir heyecan var üstelik.:)) İlk mimim için çok teşekkür ediyorum tekrar Tembel Agasshi'ye.:))
Konumuz kitaplar... Bu konuda yetersiz olan ben güzel bir yazı sunamayacağım malesef size. Şimdiden mianhaeyo...
Uzun süredir okuyamamıyorum malesef. Gençliğin yüz karasıyım farkındayım.:)
Halbuki benim gözlük kullanmaya başlamamım sebebi kitap okuma alışkanlığımdı bir zamanlar. O kadar çok kitap okurdum ki evde ışıkların sönme saati geldiği bile gece lambasında okumaya devam ederdim gizli gizli. Ama noldu gözlerden olduk işte.:))
2.En sevdiğiniz yazarlar kim?
İllede şu olmalı diyip takip ettiğim yazar olmadı hiç. O yüzden tek bir kitapla yazar belirlemek bana anlamsız geliyor.:))
Okuyupta beğenmediğim kitap pek olmadı bugüne. Ders kitapları hariç tabiki.:))
Ama hiç unutamadığım bir kitap var ki okuduğum her kitabın adını yazarını unuttum, onu asla unutmadım.Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat. İlk Türkçe roman örneği olarak bilinen taa Tanzimant Döneminde yayınlanan bu kitabı bir film izler gibi hızlıca ve büyük bir zevkle okumuştum. Okumayan varsa tavsiye ederim mutlaka.
Yerli - yabancı hiç fark etmez. Benim dünya üzerimdeki felsefem şu: "Güzel olan herşeyi; okurum, izlerim, dinlerim." Sınırlamalardan hiç hoşlanmıyorum.:))
Tam bir seri sayılır mı bilmiyorum ama Carpe Diem kitaplarını çok sevmiştik sınıfça lisedeyken. Ahh eski günler...
Bir de Indu Sunderansan'ın Babül İmparatoru Şah Cihan'dan başlayıp Tac Mahal'e kadar uzanan iki kitaplık serisini çok severek okumuştum. "Yirmişci Eş" ve "Güller Şöleni".
Güzel olan herşeyi okurum demiştim ama illaki bir tür seçeceksem içinde biraz heyecan ve aşkta olmalı. :)
En son İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku kitabını okumak zorunda kaldım. :p
Şuan okumuyorum ama yarından itibaren Finansal Yönetim kitabını okumam lazım. (Ben sınavlara çalışmam da okur geçerim.:D)
Hiç oturup incelemedim. Ben daha çok kütüphaneden yada aldığım kitapçıdan arkasını okur, beğenirsem alır okurum. Öyle araştırmam yani.:)
Kitap okumak yeni bir dünyaya uğramak bence.
İnsanlar ne kadar araştırma yaparsa yapsın Dünya'dan başka hiç gezenene taşınamayacağız malesef.:) Bu yüzden kendi dünyamdan kaçmak istediğimde başka bir dünyaya uğrarım kitaplarla veya dizilerle. Onlardan birşeyler katıp kendi dünyama geri dönerim sonra. Böylece daha az acıyla tecrübede edinmiş olurum.
Kitap okumak bir adım daha büyüttmek hayatını ve kendini özetle...
İlk mimin sonuna gelmiş olduk böylece. Zormuş yahu...:)) Ama asıl zor olan birine paslamak. Sanırım bu yapamayacağım birşey. Cevaplamak isteyen herkese bir kapı açıyorum bende...:))
Uzun lafın kısası ilk mim yazım ile karşınızdayım. İlkokul çocuğu gibi içimde bir heyecan var üstelik.:)) İlk mimim için çok teşekkür ediyorum tekrar Tembel Agasshi'ye.:))
Konumuz kitaplar... Bu konuda yetersiz olan ben güzel bir yazı sunamayacağım malesef size. Şimdiden mianhaeyo...
1.Ne sıklıkla kitap okuyorsun?
Uzun süredir okuyamamıyorum malesef. Gençliğin yüz karasıyım farkındayım.:)
Halbuki benim gözlük kullanmaya başlamamım sebebi kitap okuma alışkanlığımdı bir zamanlar. O kadar çok kitap okurdum ki evde ışıkların sönme saati geldiği bile gece lambasında okumaya devam ederdim gizli gizli. Ama noldu gözlerden olduk işte.:))
2.En sevdiğiniz yazarlar kim?
İllede şu olmalı diyip takip ettiğim yazar olmadı hiç. O yüzden tek bir kitapla yazar belirlemek bana anlamsız geliyor.:))
3. En beğendiğin kitaplar hangileri?
Okuyupta beğenmediğim kitap pek olmadı bugüne. Ders kitapları hariç tabiki.:))
Ama hiç unutamadığım bir kitap var ki okuduğum her kitabın adını yazarını unuttum, onu asla unutmadım.Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat. İlk Türkçe roman örneği olarak bilinen taa Tanzimant Döneminde yayınlanan bu kitabı bir film izler gibi hızlıca ve büyük bir zevkle okumuştum. Okumayan varsa tavsiye ederim mutlaka.
4. Hangi yazarları daha çok tercih edersin, yerli mi yabancı mı?
Yerli - yabancı hiç fark etmez. Benim dünya üzerimdeki felsefem şu: "Güzel olan herşeyi; okurum, izlerim, dinlerim." Sınırlamalardan hiç hoşlanmıyorum.:))
5. Bugüne kadar okudukların arasında en sevdiğin kitap serisi hangisi?
Tam bir seri sayılır mı bilmiyorum ama Carpe Diem kitaplarını çok sevmiştik sınıfça lisedeyken. Ahh eski günler...
Bir de Indu Sunderansan'ın Babül İmparatoru Şah Cihan'dan başlayıp Tac Mahal'e kadar uzanan iki kitaplık serisini çok severek okumuştum. "Yirmişci Eş" ve "Güller Şöleni".
6. Daha çok hangi kitapları okumaktan hoşlanırsın?
Güzel olan herşeyi okurum demiştim ama illaki bir tür seçeceksem içinde biraz heyecan ve aşkta olmalı. :)
7. En son hangi kitabı okudun?
En son İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku kitabını okumak zorunda kaldım. :p
8. Şu an hangi kitapları okuyorsun?
Şuan okumuyorum ama yarından itibaren Finansal Yönetim kitabını okumam lazım. (Ben sınavlara çalışmam da okur geçerim.:D)
9. Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun? Yeterli mi?
Hiç oturup incelemedim. Ben daha çok kütüphaneden yada aldığım kitapçıdan arkasını okur, beğenirsem alır okurum. Öyle araştırmam yani.:)
10. Kitap okumak sana ne ifade ediyor?
Kitap okumak yeni bir dünyaya uğramak bence.
İnsanlar ne kadar araştırma yaparsa yapsın Dünya'dan başka hiç gezenene taşınamayacağız malesef.:) Bu yüzden kendi dünyamdan kaçmak istediğimde başka bir dünyaya uğrarım kitaplarla veya dizilerle. Onlardan birşeyler katıp kendi dünyama geri dönerim sonra. Böylece daha az acıyla tecrübede edinmiş olurum.
Kitap okumak bir adım daha büyüttmek hayatını ve kendini özetle...
İlk mimin sonuna gelmiş olduk böylece. Zormuş yahu...:)) Ama asıl zor olan birine paslamak. Sanırım bu yapamayacağım birşey. Cevaplamak isteyen herkese bir kapı açıyorum bende...:))
26 Mayıs 2012 Cumartesi
Hanazakari No Kimitachi e
Biliyorum, yazmam beklenen yazılar var. City Hunter, Dong Yi gibi özellikle. Belki de merak ediyorsunuz onları yazmak yerine neden diğer şeylerle ilgileniyorum diye. Yada umrunuzda değil:D bilmiyorum ama açıklama ihtiyacı hissediyorum. İkisini de bitiremedim. İçimden izlemek gelmiyor, neden bilmiyorum. Ne zaman bitiririm onu da bilmiyorum ama bitirsem bile çok hoş bir yazı sunabileceğimi sanmıyorum. Hadi Dong Yi bir şekilde toparlarım da City Hunter'ı unutalım bence.:)) Zaten dizileri yarım bırakma gibi kötü bir hastalığa yakalandım sanırım.:))
Her neyse vicdanımı rahatlattıktan sonra gelelim Hanazakari No Kimitachi e'ye.:)
İzlediğim ilk Japon dizisi. Taa Queen Seon Duk izlediğim dönemde yani 2009'da karşıma çıkmıştı bu dizi aslında. İzleyecek onca Kore dizisi varken buna sıra gelmez deyip taa 2009 da silmiştim aklımdan diziyi. Hiç izlemeyeceğimi düşündüğüm bir diziydi yani. Ama animelerin getirisi Japonca sempatisi, izlemek için dizi seçemeyişim beni bu diziye getirdi. İyi ki getirdi. Ömrümden bir güzel dizi daha geçmiş oldu böylece. Çok güldüm, çok eğlendim. Karakterleri özellikle Nakatsu'yu, Osaka Lisesi'ni, yurt başkanları hepsini hepsini çok sevdim. Ve anladım ki bu erkek kılığa girmiş kız hikayesi seviyorum ben yahu çok sıradan da olsa... Mutlaka tavsiye ederim, hala izlemediyseniz.
Hanazakari No Kimitachie aynı isimli bir mangadan uyarlanma. 1996-2004 yılları arasında yayınlanan mangaya ilk kez 2006 yılında Tayvanlılar el atmış ve 15 bölümlük bir dizi yapmışlar. Sonra Japonlar geri durmamış ve 2007'de benim izlediğim diziyi uyarlamışlar. Her ne kadar 12 bölüm deselerle son bölüm 2 saat olduğundan siz 13 olarak görebilirsiniz. Dizi o kadar sevilmiş ve başarılı olmuş en iyi drama ödülü, en iyi kadın oyuncu ödülü, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülülerini almış. Yetmemiş bir de 2008'de aynı kadro ile iki saatlik bir de special bölüm yapmışlar. Japonlara bunlarda az gelmiş 2011'de farklı bir kadro oluşturup tekrar yapmışlar diziyi. Ve son olarak bizim Korecanlar da eksik kalmamış ve SBS 2012'de bu dizinin yapılacağı açıklanmış. Bakalım Koreliler yapınca nasıl olacak? Yakışıklılar Cenneti adlı bir dizi bence en çok Korelilere yakışır. Çünkü Korelilerin başka bir güzelli var değil mi?
Neyse ön bilgilerden sonra gelelim spoilere...
İşte dizi bu sözle başladığından mıdır nedir bilmem, diziyi izlerken tüm saçmalıkların teki bile saçma gelmedi bana. Tek bir saniyesinden sıkılmadım izlerken. Sanat yurdunu başkanı Masao'nun deli saçması halleri bile itici gelmedi. Çok eğlendim kesinlikle. Belki azıcık special bölümde kıl olduğum yerler oldu gibi ama yine o da ayrı güzeldi. Nakatsunun kendi kendine konuşması yeter 2 saatlik bölümü güzel yapmaya zaten.:))
Biz erkek kılağına girmiş kız çok gördük malum. Ama Mizuki'nin vücudu, duruşu bence durumunu hemen açık ediyordu. Erkek olmadığı çok belliydi aslında.
Ve lafı uzatmandan dizinin benim için olay noktasına geliyorum hemen: Nakatsu...
Çok sevdim şebeği yahu. İçinden koşunup hareketler yapmasına bayıldım. Kendini gay sandığı ve "homojanayı" diye itirazlarda olduğu sahneler çok komikti. Dersin ortasında konuşmanın ortasında hatta pat diye uyuması, sürekli çocuğu olmasına takması "Mizuki ile çocuğumuz olmaz, Komari ile olur" düşüncesi... (huhahah:D), sürekli kendini Mizuki'ye yakın bulması, öpmemek için kendini zor tutması ve sonrasında "homojaniya". :D Çok da namja gibi namja bizim nakatsu canım, hoşlandığını ne güzel söyledi Mizuki'ye, bayıldım. Saf Mizuki de gitsin soğuk Sano'ya aşık olsun hıhh:D Ve sonuç itibariyle bir Nakatsu yani Ikuta Toma dizisi izlemeye karar verdim. Sırada Honey and Clover var anlayacağınız.:))
Osaka Lisesi öğrencileri hepsi alemdi gerçi. Hangisinden bahsetsem? Etrafta elini açıp hale arayan Kayashima, sevgilisi, yurt arkadaşlarının ona uyması hatta babası bile çok komikti. Bir türlü kimsenin Sekime'nin adını hatırlamayışı, Nakao'nun Minami'ye olan sevgisi... Hele Minami, o başlı başına olay zaten. Nanba Minami, nanpa Minami. "Nanpa değilim. Nanba benim adım." desede nanpa adı daha çok yakışıyor. Nanpa çapkın demek bu arada. Spor yurdu başkanı Tennoji de ayrı bir alem. Tepikileri de kendi gibi bir alemdi, bir "otokoda" deyişi vardı hele...:)) hele hepsinin beybe demeleri en sevdiğim şeylerden biriydi. En güzel Nakatsu diyor ama :D
En sevdiğim yerlerden bir başkası ise maid sama halleriydi. Sano da Nakatsu da ayrı komiklerdi. Özellikle Nakatsu nasıl güzel olmuş kız gibiydi aynı.:D
Güzellik yarışmasında, kız olan Mizuki'nin ödülü Sano'ya kaptırması Nakatsu, Minami ve diğerleri gibi benimde çok şaşırttı.
Dizideki herkesi herşeyi sevmiş olmama rağmen tek bir elemandan hoşlanmadım. O da Shirota Yu. Sevenleri varsa özür dilerim ama onun kadar hiç kimse bana itici gelmemişti şu dünyada yahu.:) Neden acaba?
Adı: 花ざかりの君たちへ / Hanazakari No Kimitachi e (Yakışıklılar Cenneti)
Diğer Adı: Hana Kimi
Tür: Romantik, Komedi, Okul
Bölüm Sayısı: 12 + SP
Yayınlandığı Kanal: Fuji TV
Yayın Tarihleri: 03.07.2007 - 18.09.2007 (Salı 21:00 ) + 12.10.2008 (Pazar 21:00)
Oyuncular:
OST:
Her neyse vicdanımı rahatlattıktan sonra gelelim Hanazakari No Kimitachi e'ye.:)
İzlediğim ilk Japon dizisi. Taa Queen Seon Duk izlediğim dönemde yani 2009'da karşıma çıkmıştı bu dizi aslında. İzleyecek onca Kore dizisi varken buna sıra gelmez deyip taa 2009 da silmiştim aklımdan diziyi. Hiç izlemeyeceğimi düşündüğüm bir diziydi yani. Ama animelerin getirisi Japonca sempatisi, izlemek için dizi seçemeyişim beni bu diziye getirdi. İyi ki getirdi. Ömrümden bir güzel dizi daha geçmiş oldu böylece. Çok güldüm, çok eğlendim. Karakterleri özellikle Nakatsu'yu, Osaka Lisesi'ni, yurt başkanları hepsini hepsini çok sevdim. Ve anladım ki bu erkek kılığa girmiş kız hikayesi seviyorum ben yahu çok sıradan da olsa... Mutlaka tavsiye ederim, hala izlemediyseniz.
Hanazakari No Kimitachie aynı isimli bir mangadan uyarlanma. 1996-2004 yılları arasında yayınlanan mangaya ilk kez 2006 yılında Tayvanlılar el atmış ve 15 bölümlük bir dizi yapmışlar. Sonra Japonlar geri durmamış ve 2007'de benim izlediğim diziyi uyarlamışlar. Her ne kadar 12 bölüm deselerle son bölüm 2 saat olduğundan siz 13 olarak görebilirsiniz. Dizi o kadar sevilmiş ve başarılı olmuş en iyi drama ödülü, en iyi kadın oyuncu ödülü, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülülerini almış. Yetmemiş bir de 2008'de aynı kadro ile iki saatlik bir de special bölüm yapmışlar. Japonlara bunlarda az gelmiş 2011'de farklı bir kadro oluşturup tekrar yapmışlar diziyi. Ve son olarak bizim Korecanlar da eksik kalmamış ve SBS 2012'de bu dizinin yapılacağı açıklanmış. Bakalım Koreliler yapınca nasıl olacak? Yakışıklılar Cenneti adlı bir dizi bence en çok Korelilere yakışır. Çünkü Korelilerin başka bir güzelli var değil mi?
Neyse ön bilgilerden sonra gelelim spoilere...
İşte dizi bu sözle başladığından mıdır nedir bilmem, diziyi izlerken tüm saçmalıkların teki bile saçma gelmedi bana. Tek bir saniyesinden sıkılmadım izlerken. Sanat yurdunu başkanı Masao'nun deli saçması halleri bile itici gelmedi. Çok eğlendim kesinlikle. Belki azıcık special bölümde kıl olduğum yerler oldu gibi ama yine o da ayrı güzeldi. Nakatsunun kendi kendine konuşması yeter 2 saatlik bölümü güzel yapmaya zaten.:))
Biz erkek kılağına girmiş kız çok gördük malum. Ama Mizuki'nin vücudu, duruşu bence durumunu hemen açık ediyordu. Erkek olmadığı çok belliydi aslında.
Ve lafı uzatmandan dizinin benim için olay noktasına geliyorum hemen: Nakatsu...
Çok sevdim şebeği yahu. İçinden koşunup hareketler yapmasına bayıldım. Kendini gay sandığı ve "homojanayı" diye itirazlarda olduğu sahneler çok komikti. Dersin ortasında konuşmanın ortasında hatta pat diye uyuması, sürekli çocuğu olmasına takması "Mizuki ile çocuğumuz olmaz, Komari ile olur" düşüncesi... (huhahah:D), sürekli kendini Mizuki'ye yakın bulması, öpmemek için kendini zor tutması ve sonrasında "homojaniya". :D Çok da namja gibi namja bizim nakatsu canım, hoşlandığını ne güzel söyledi Mizuki'ye, bayıldım. Saf Mizuki de gitsin soğuk Sano'ya aşık olsun hıhh:D Ve sonuç itibariyle bir Nakatsu yani Ikuta Toma dizisi izlemeye karar verdim. Sırada Honey and Clover var anlayacağınız.:))
Osaka Lisesi öğrencileri hepsi alemdi gerçi. Hangisinden bahsetsem? Etrafta elini açıp hale arayan Kayashima, sevgilisi, yurt arkadaşlarının ona uyması hatta babası bile çok komikti. Bir türlü kimsenin Sekime'nin adını hatırlamayışı, Nakao'nun Minami'ye olan sevgisi... Hele Minami, o başlı başına olay zaten. Nanba Minami, nanpa Minami. "Nanpa değilim. Nanba benim adım." desede nanpa adı daha çok yakışıyor. Nanpa çapkın demek bu arada. Spor yurdu başkanı Tennoji de ayrı bir alem. Tepikileri de kendi gibi bir alemdi, bir "otokoda" deyişi vardı hele...:)) hele hepsinin beybe demeleri en sevdiğim şeylerden biriydi. En güzel Nakatsu diyor ama :D
En sevdiğim yerlerden bir başkası ise maid sama halleriydi. Sano da Nakatsu da ayrı komiklerdi. Özellikle Nakatsu nasıl güzel olmuş kız gibiydi aynı.:D
Güzellik yarışmasında, kız olan Mizuki'nin ödülü Sano'ya kaptırması Nakatsu, Minami ve diğerleri gibi benimde çok şaşırttı.
Dizideki herkesi herşeyi sevmiş olmama rağmen tek bir elemandan hoşlanmadım. O da Shirota Yu. Sevenleri varsa özür dilerim ama onun kadar hiç kimse bana itici gelmemişti şu dünyada yahu.:) Neden acaba?
Diğer Adı: Hana Kimi
Tür: Romantik, Komedi, Okul
Bölüm Sayısı: 12 + SP
Yayınlandığı Kanal: Fuji TV
Yayın Tarihleri: 03.07.2007 - 18.09.2007 (Salı 21:00 ) + 12.10.2008 (Pazar 21:00)
Oyuncular:
- Horikita Maki / Ashiya Mizuki
- Oguri Shun / Sano Izumi
- Ikuta Toma / Nakatsu Shuichi
- Yamamoto Yusuke / Kayashima Taiki
- Mizushima Hiro / Nanba Minami
- Ishigaki Yuma / Tennoji Megumi (Spor Yurdu Başkanı)
- Kyo Nobuo / Himejima Masao (Oscar M. Himejima, Sanat Yurdu Başkanı)
- Kimura Ryo / Senri Nakao
- Okada Masaki / Sekime Kyogo
- Kamikawa Takaya / Umeda Hokuto
- Konno Mahiru / Hara Akiha
- Iwasa Mayuko / Hanayashiki Hibari
- Shirota Yu / Kagurazaka Makoto
OST:
- IKEMEN Boogie
- Men of Paradise
- St.BLOSSOM
- Go to School!
- HA.NA.ZA Carnival
- Save Me
- Early Summer
- IKE-MEN 2007
- I can't tell you why
- Boyz be ambitious!
- Beautiful Enough
- Into a Nap
- Be Silent
- OSAKA♂Boyz
- IKEMEN Boogie Nights
- I am Lady
- I can't tell you why (reprise)
- Emergency
- Sand Time
- Is This Spiritual
- Trap Happy
- PEACH (IKEMEN☆instrumental version)
Lovely Complex
Orijinal adı: ラブ★コン/ Rabu Kon
Bilinen Ad: Lovely Complex
Yönetmen: Kitaji Ishikawa
Yazar: Aya Nakahara, Osamu Suzuki
Vizyon Tarihi: 2006
Oyuncular:
- Fujisawa Ema - Risa Koizumi
- Koike Teppei - Atsushi Otani
Konusu; bildiğiniz anime Lovely Complex'in film hali işte.:))
Tesadüfen bir filmi olduğu öğrendim Lovely Complex'in. Öğrendiğim gibi hemen izlemek istedim. Ancak filmden ayrı zevk aldım Lovely Complex'in. Oyuncular çok sevimliydi. Kendi içinde ayrı delilikleri olan bir filmdi. Konuşmaları aynı animedeki gibiydi. Lovely Complex'in filmden çok parodysi gibiydi. Ben çok severek ve çok eğlenerek izledim. İzleminizi tavsiye ederim.:)
24 Mayıs 2012 Perşembe
Anime Dosyası III: Lovely Complex, Hiyokoi, Ouran High School Host Club, Toradora
Anime dosyaları kaldığı yerden son yazısı ile devam ediyor.
Lovely Complex ile birlikte hayattan bir tat daha çalmış oldum. Çok güzel ve çok komikti.Tekrar izleme istediği var içimde.:)) Tekrar izlenmeyi kesinlikle hak eden çok güzel bir anime.
Başta çizimlerin çok basit olacağını düşünmüştüm aslında. Ama izlediğim an fikrim 180 derece değişti. Çizimler şahane. Konuşmlarına bayıldım. Risa'yı herşeyi ile çok sevdim. Hatta o ağladı ben ağladım diyebilirim bazı yerlerde.:) Çok da güzeldi kızımız. Seslendirmede muhteşemdi. " Otani" diye bağrışı hala kulaklarımda.:))
Konudan da bahsetmeli miyim acaba? Koizumi soyadlı uzun kızımıza "senin neren küçük 170lik. Sen Oizumi"sin tavrında Risa'nın tam tersi olan kısa oğlumuz Otani namı diğer Kotani olan Atsushi'nin hikayesi. (Şu kurduğum abuk cümleden birşey anlayan beri gelsin :s) Neyse demek istediğim konumuz tabiki aşk. Uzun kızımızın kendinden kısa ve kısa olduğunun binlerce katı kalın kafalı sınıf arkadaşını sevmesini anlatıyor. Animenin masum aşkı, komik kavgaları, karakterleri, seslendirmeleri o kadar eğlenceli ve güzel ki mutlaka izlenmesi gereken bir yapım. Tavsiyemdir yani izleyin çingular. Ayrıca Bon Bon şarkısını da es geçemeyin dinleyim derim. Ben çok sevdim.:))
2001- 2006 yıllarında yayınlanan aynı isimli mangadan uyarlanan anime 2007 yılında ekranlarda yerini almış. Daha sonrasında 2009'dan günümüze kadar devam eden bir şey var ama o kısmı çözümseyemedim ne yazık ki. Eğer tahmin ettiğim gibi yeniden başladılarsa mangaya belki bir anime daha hediye ederler bize.
2006 - 2010 yılları arasından yayınlanan manganın 2008 yayın tarihli animesi. 2011 yılından bir de dizisini yapmışlar Japonlar. Başta diziyi de izliyip Skip Beat gibi karşılaştırma mı yapsam dedim ama kıyamadım animeye. Çünkü o kadar sevdim ki... Bitişi bende kocaman bir boşluk oluşturdu. Onlardan ayrılmak beni çok üzdü. Bu sebeptendir ki yazının devamında tek tek karaterleri olan baygınlığı anlatacağım konusunda hemen uyarmak isterim.:))
İlk bölüme başladığımda hayal kırıklığına uğradım biraz. "Ortada 6 tane erkek var. Hani kız nerede, 6 erkeğin kalbini çalacak o şanslı varlık kim?" "Haruhi kız dimi kız, kız." "Ama hiç benzemiyor kıza." Hele erkek üniformasını giyince "Gerçekten kız değilmiş mi yaa" diye üzüntülerdeydim. Etrafta ampuller yanıp duruyor, ben Haruhi'yi sevmeye başladıkları için ampul yanıyor sanıyordum. Meğer kız olduğunu anlamışlar da ondan ampul yanıyormuş. Özetle bende Tamaki kadar aptalım aslında.:D Neyse Haruhi'nin kız olduğunu öğrenemek beni çok rahattı. Böylece diğer bölümleri gönül rahatlı ile izlemeye koyuldum. Kalalık bir anime olduğu için 26 bölüm karakterleri anlatmak ile geçti ama o kadar komikti ki hiç bir saniye sıkılmadım.
Haruhi'nin en son kız olduğu anlayan yakışıklı sarışınımız Tama-chan host klübünün başkanı. Yani kendi değişiyle host ailesinin babası. Özellikle Haruhi'yi babası olarak sevdiğini konusunda kendi kandırması ile ne kadar safoş olduğunu kanıtlıyor. Hem saf, hem sevimli, hem çapkın tatlı mı tatlı bir varlık Tamaki. Haruhi'nin değimiyle doğuştan hostçu ama Honey'nin dediği gibi kendi hislerini fark edemeyecek kadar kalın kafalı. Yine de çok seviyorum kendisini. :D Beni en çok güldüren karakter o olmasına rağmen anime sonunda yaşadığı zor hayata o kadar içim sızladı göz yaşlarıma engel olmadım hem ağlattı hem güldürdü yani.
Tamaki'ye göre kulubün annesi olan Kyouya, kendine göre egoist, etrafa çizmeye çalıştığı profile göre çıkarcı, paragöz biri. Yani kendini kötü gören ama aslında çok iyi bir kalbe sahip. Babası tarafından büyük baskı altında olan Kyouya'nun Tamaki ve Haruhi sayesinde iyi kalbi daha da gün yüzüne çıktı. Özellikle Tamaki sayesinde Kyouya öyle bir çiçek açtırıyor ki resimde anlamı çok büyük benim için. İzleyin görün.:))
Benim favorim Kyouya. Ben kendisini, ciddiyetini çok sevdim. Haruhi'ye borçunu silerim diye sürekli işkence etmesi ve karanlık yönünü bile çok sevdim. Tam benim tipim akıllı gözlüklü.:D Tamaki ile Haruhi evlensin, Kyouya da bana kalsın, hohohoho:D Fransadan gelen Renge'nin cosplayiyim ben huhuhu:D Şaka yapıyorum sadece, korkmayın, akli dengem zorlansada hala yerinde:D
Hikaru ve Kaoru ikiz kardeşlerin sürekli Tamaki'yi kızdırma girişimleri en eğlendiğim yerlerdendi. Hikaru'nun kaba hallerinin Kaoru ile dengelenmesi, yanlız dünyaları çok güzel yansıltılmıştı onlarla ilgili bölümlerde. Hayatlarını mahvetmiş bir hizmetçi çocukların.
Mori-senpai ve Honey-senpai'yi de ayrı seviyorum. Mori gerçekten en çekici yarışmasını kazanmayı hak ediyordu bence. Animede bütün karakterler anlatıldı ama Mori'nin anlatımı diğerlerine göre eksik kaldı. "Herşeyi Honey için yapıyor"a bağlanması bir izleyeci olarak beni tatmin etmedi söylemeden geçemeyeceğim. Honey ise gerçekten çok sevimli. Her fırsatta insanların suratına tavşanını dayaması çok komikti. Onun 3.sınıf öğrencisi olduğuna asla inanamıyorum.
Haruhi bu zengin 6 oğlanın garipseyip abarttıkları herşeyden bıkması sonucu "şu zenginler...rrr" tepkilerine sonuna kadar hak verdim. Benim başıma geldiğinde bende aynı tepkileri verirdim. :))
Daha çok şey söyleyebilirim. Hatta tekrar izliyip her bölümü yazabilirim size. Çok sevdim gerçekten. Hatta bittikten sonra artık benim için anime dosyasıda kapandı demiştim. Ama sanırım dramasını da izleyeceğim bu gidişle. Çok merak ediyorum nasıl yansıttıklarını. Ama eminim animeyi geçememişlerdir. Hiç bir yapım yok ki animeye üstün gelsin değil mi?
2007 yılında yayınlanmaya başlanan ve hala yayınlanmakta olan aynı isimli manganın animesi Toradora. Kaplan ve Ejder anlamına geliyor animenin adı.
Ailevi sorunlar olan, korkunç bakışları yüzünden etrafındakilerin uzaklaşmasına ve yanlış anlamalarına neden olan iki öğrencinin aynı sınıfa düşmesi ile başlayan bir hikaye. Aşk ve arkadaş konulu güzel bir yapım. Ama 1 numara olmaz kesinlikle benim listemde. Ben komedi seviyorum bu ise daha çok duygusal bir yapımdı. Öyleki ağladığım yerler mevcut. Hani bazen kalbiniz kırıldığından nefes alırken bile hissedersiniz ya acısını... yani kırıkları öyle canınızı yakar. Öyle kalbim kırıldı kalbi kırılan karakterlerle birlikte benimde işte.
Ve böylece anime dosyalarının sonuna gelmiş olduk arkadaş. Bundan sonrada anime izlemeye devam ediyorum ama bir Kimi Ni Todoke, Kaichou Wa Maid Sama, Lovely Complex, Ouran High School, Skip Beat bulamayacağım bildiğimden içimde anime izleme istediği kaybolmaya başladı. Hem çok komik, hem romantik, hemde ecchi olmayan bir anime varsa söyleyin kaybolan istediğim geri gelsin.:))
Bu arada kandiliniz mübarek olsun çingular. Allah tüm dualarımızı kabul eder inşallah.:))
Lovely Complex...
Kimi Ni Todoke ve Kaichou Wa Maid Sama'dan sonra kalbime taht kuran 3 anime oldu Lovely Complex.Lovely Complex ile birlikte hayattan bir tat daha çalmış oldum. Çok güzel ve çok komikti.Tekrar izleme istediği var içimde.:)) Tekrar izlenmeyi kesinlikle hak eden çok güzel bir anime.
Başta çizimlerin çok basit olacağını düşünmüştüm aslında. Ama izlediğim an fikrim 180 derece değişti. Çizimler şahane. Konuşmlarına bayıldım. Risa'yı herşeyi ile çok sevdim. Hatta o ağladı ben ağladım diyebilirim bazı yerlerde.:) Çok da güzeldi kızımız. Seslendirmede muhteşemdi. " Otani" diye bağrışı hala kulaklarımda.:))
Konudan da bahsetmeli miyim acaba? Koizumi soyadlı uzun kızımıza "senin neren küçük 170lik. Sen Oizumi"sin tavrında Risa'nın tam tersi olan kısa oğlumuz Otani namı diğer Kotani olan Atsushi'nin hikayesi. (Şu kurduğum abuk cümleden birşey anlayan beri gelsin :s) Neyse demek istediğim konumuz tabiki aşk. Uzun kızımızın kendinden kısa ve kısa olduğunun binlerce katı kalın kafalı sınıf arkadaşını sevmesini anlatıyor. Animenin masum aşkı, komik kavgaları, karakterleri, seslendirmeleri o kadar eğlenceli ve güzel ki mutlaka izlenmesi gereken bir yapım. Tavsiyemdir yani izleyin çingular. Ayrıca Bon Bon şarkısını da es geçemeyin dinleyim derim. Ben çok sevdim.:))
2001- 2006 yıllarında yayınlanan aynı isimli mangadan uyarlanan anime 2007 yılında ekranlarda yerini almış. Daha sonrasında 2009'dan günümüze kadar devam eden bir şey var ama o kısmı çözümseyemedim ne yazık ki. Eğer tahmin ettiğim gibi yeniden başladılarsa mangaya belki bir anime daha hediye ederler bize.
Hiyokoi...
İzleciler tarafından Lovely Complex'in tam tersi olarak düşünülen, 2009 da yayınlanamaya başlayan ve hala devam etme olan mangası için tanıtım amaçlı 1 bölümlük bir anime. Çok sıcak ve çok sevimli bir yapım. Keşke devamı olsa da izlesek diye hayal kırıklığına uğratma özelliği mevcut yanlız benden söylemesi.Ouran High School Host Club...
Kalbime taht kuran 4. anime var sırada. Ouran High School Host Club.2006 - 2010 yılları arasından yayınlanan manganın 2008 yayın tarihli animesi. 2011 yılından bir de dizisini yapmışlar Japonlar. Başta diziyi de izliyip Skip Beat gibi karşılaştırma mı yapsam dedim ama kıyamadım animeye. Çünkü o kadar sevdim ki... Bitişi bende kocaman bir boşluk oluşturdu. Onlardan ayrılmak beni çok üzdü. Bu sebeptendir ki yazının devamında tek tek karaterleri olan baygınlığı anlatacağım konusunda hemen uyarmak isterim.:))
İlk bölüme başladığımda hayal kırıklığına uğradım biraz. "Ortada 6 tane erkek var. Hani kız nerede, 6 erkeğin kalbini çalacak o şanslı varlık kim?" "Haruhi kız dimi kız, kız." "Ama hiç benzemiyor kıza." Hele erkek üniformasını giyince "Gerçekten kız değilmiş mi yaa" diye üzüntülerdeydim. Etrafta ampuller yanıp duruyor, ben Haruhi'yi sevmeye başladıkları için ampul yanıyor sanıyordum. Meğer kız olduğunu anlamışlar da ondan ampul yanıyormuş. Özetle bende Tamaki kadar aptalım aslında.:D Neyse Haruhi'nin kız olduğunu öğrenemek beni çok rahattı. Böylece diğer bölümleri gönül rahatlı ile izlemeye koyuldum. Kalalık bir anime olduğu için 26 bölüm karakterleri anlatmak ile geçti ama o kadar komikti ki hiç bir saniye sıkılmadım.
Haruhi'nin en son kız olduğu anlayan yakışıklı sarışınımız Tama-chan host klübünün başkanı. Yani kendi değişiyle host ailesinin babası. Özellikle Haruhi'yi babası olarak sevdiğini konusunda kendi kandırması ile ne kadar safoş olduğunu kanıtlıyor. Hem saf, hem sevimli, hem çapkın tatlı mı tatlı bir varlık Tamaki. Haruhi'nin değimiyle doğuştan hostçu ama Honey'nin dediği gibi kendi hislerini fark edemeyecek kadar kalın kafalı. Yine de çok seviyorum kendisini. :D Beni en çok güldüren karakter o olmasına rağmen anime sonunda yaşadığı zor hayata o kadar içim sızladı göz yaşlarıma engel olmadım hem ağlattı hem güldürdü yani.
Tamaki'ye göre kulubün annesi olan Kyouya, kendine göre egoist, etrafa çizmeye çalıştığı profile göre çıkarcı, paragöz biri. Yani kendini kötü gören ama aslında çok iyi bir kalbe sahip. Babası tarafından büyük baskı altında olan Kyouya'nun Tamaki ve Haruhi sayesinde iyi kalbi daha da gün yüzüne çıktı. Özellikle Tamaki sayesinde Kyouya öyle bir çiçek açtırıyor ki resimde anlamı çok büyük benim için. İzleyin görün.:))
Benim favorim Kyouya. Ben kendisini, ciddiyetini çok sevdim. Haruhi'ye borçunu silerim diye sürekli işkence etmesi ve karanlık yönünü bile çok sevdim. Tam benim tipim akıllı gözlüklü.:D Tamaki ile Haruhi evlensin, Kyouya da bana kalsın, hohohoho:D Fransadan gelen Renge'nin cosplayiyim ben huhuhu:D Şaka yapıyorum sadece, korkmayın, akli dengem zorlansada hala yerinde:D
Hikaru ve Kaoru ikiz kardeşlerin sürekli Tamaki'yi kızdırma girişimleri en eğlendiğim yerlerdendi. Hikaru'nun kaba hallerinin Kaoru ile dengelenmesi, yanlız dünyaları çok güzel yansıltılmıştı onlarla ilgili bölümlerde. Hayatlarını mahvetmiş bir hizmetçi çocukların.
Mori-senpai ve Honey-senpai'yi de ayrı seviyorum. Mori gerçekten en çekici yarışmasını kazanmayı hak ediyordu bence. Animede bütün karakterler anlatıldı ama Mori'nin anlatımı diğerlerine göre eksik kaldı. "Herşeyi Honey için yapıyor"a bağlanması bir izleyeci olarak beni tatmin etmedi söylemeden geçemeyeceğim. Honey ise gerçekten çok sevimli. Her fırsatta insanların suratına tavşanını dayaması çok komikti. Onun 3.sınıf öğrencisi olduğuna asla inanamıyorum.
Haruhi bu zengin 6 oğlanın garipseyip abarttıkları herşeyden bıkması sonucu "şu zenginler...rrr" tepkilerine sonuna kadar hak verdim. Benim başıma geldiğinde bende aynı tepkileri verirdim. :))
Daha çok şey söyleyebilirim. Hatta tekrar izliyip her bölümü yazabilirim size. Çok sevdim gerçekten. Hatta bittikten sonra artık benim için anime dosyasıda kapandı demiştim. Ama sanırım dramasını da izleyeceğim bu gidişle. Çok merak ediyorum nasıl yansıttıklarını. Ama eminim animeyi geçememişlerdir. Hiç bir yapım yok ki animeye üstün gelsin değil mi?
Toradora...
2007 yılında yayınlanmaya başlanan ve hala yayınlanmakta olan aynı isimli manganın animesi Toradora. Kaplan ve Ejder anlamına geliyor animenin adı.
Ailevi sorunlar olan, korkunç bakışları yüzünden etrafındakilerin uzaklaşmasına ve yanlış anlamalarına neden olan iki öğrencinin aynı sınıfa düşmesi ile başlayan bir hikaye. Aşk ve arkadaş konulu güzel bir yapım. Ama 1 numara olmaz kesinlikle benim listemde. Ben komedi seviyorum bu ise daha çok duygusal bir yapımdı. Öyleki ağladığım yerler mevcut. Hani bazen kalbiniz kırıldığından nefes alırken bile hissedersiniz ya acısını... yani kırıkları öyle canınızı yakar. Öyle kalbim kırıldı kalbi kırılan karakterlerle birlikte benimde işte.
Ve böylece anime dosyalarının sonuna gelmiş olduk arkadaş. Bundan sonrada anime izlemeye devam ediyorum ama bir Kimi Ni Todoke, Kaichou Wa Maid Sama, Lovely Complex, Ouran High School, Skip Beat bulamayacağım bildiğimden içimde anime izleme istediği kaybolmaya başladı. Hem çok komik, hem romantik, hemde ecchi olmayan bir anime varsa söyleyin kaybolan istediğim geri gelsin.:))
Bu arada kandiliniz mübarek olsun çingular. Allah tüm dualarımızı kabul eder inşallah.:))
17 Mayıs 2012 Perşembe
Anime Dosyası II: Baka and Test, Special A, La Corda D'oro, Kore Wa Zombie Desu Ka
Kore Günlükleri Anime Dosyası'nın ikinci yazısı ile karşınızda. Bu sefer birden fazla animeyi sizlere sunuyorum. Tek tek yazmak çok sıkıcı.:) Eminim tek tek okumakta öyledir.:)
Baka To Test To Shoukanjuu ve Baka To Test To Shoukanjuu Ni... (Baka and Test)
Anime nedir?: çizgi film. Çizgi film nedir?: belli yaş gruplarına hitap eden yani çocuklarımızı eğlendirirken çaktırmadan eğiten öğretici yapımlar.Hayır bu basma kalıp cümlelerde nereden çıktı diye itirazlara geçmeyin hemen. Bizler elbette animenin bambaşka bir dünya olduğunun bilincinde olsak da çocukluğuna bağlı bir millet olarak sokaktaki bir çok insanın bilinç altında anime eşittir sadece çizgi filmdir.
Fakat bu anime herkesin bildiği tüm tabuları yıkar nitelikte süper eğlenceli bir yapım. Lezbiyenlik, gaylik, cinsi sapıklık gibi türlü türlü cinsel terim mevcut ama itici boyutlarda değil kesinlike. Çağırma savaşlarının yapıldığı fantasik mantıksız bir şey bu kadar güzel, bu kadar akıcı ve içinde bu kadar derin duygular içerebilirdi ancak.:)
Akihisa safoşu, Mizuki'si, Minami'si, Yuuji - Shouko çifti, yeni bir cinsiyet türü olan Hideyoshi'si ve sapık röntgencisinden oluşan F sınıfı ve çağırma savaşlarının anlatıldığı bir anime özettle.
Mangası 2009'da başlamış ve halan devam etmekte. Anime ise şimdilik 2 sezon. İki sezonunda da 13 bölüm bulunan arada OVAları ile kendini hatırlatan bu şahane komik yapımı başta izlerken ne izliyorum ben diye düşürdürse de sonra sevip bağrınıza basıyorsunuz. Bu arada hemen söylemek isterim ki benim favorim Minami.:))
Son olarak anime ile şunu söylemek istiyorum: Aşk işinden sadece kızlar anlıyor arkadaş gerisi boş.:) Çünkü anime bana bu mesajı verdi :D
Special A...
Okulun en çalışkan 7 öğrencisinin bulunduğu özel A sınıfının karakterinin anlatıldığı bir anime. 2 Numara olmaya mahkum olan Hikari ve sürekli yenmek için uğraştığı 1 numara Kei, sürekli aç Tadashi, hayatı çay-atıştırmalık-Hikari üçlemesinden oluşan Akira, ikiz kardeşlerin koruyucu meleği on parmağında on marifet süper namja modundaki Ryu, şarkı söylemek için konuşmayan Megumi, kızları görünce kişiliği değişen Jun ile birbirinden farklı özellikleri olan bu en çalışkan 7 insan ve aşkları benim için izlemeye değerdi.Her karakteri sevdim. Çok da eğlenerek izledim. Elbette abartılı yerleri vardı ama yine de katlanılamayacak kadar kötü değil. En sevimli karakter bence Tadashi idi. Hele bölüm sonlarında yer alan kuklasını çok sevdim.
Sürekli Hikari tarafından bozulan Kei'ye acıdım resmen. Herkes biliyordu bir Hikari anlamadı Kei'nin durumunu yazık yahu.
Akira ve Tadashi'nin ilişkilerini ise animenin ayrı bir güzeliğiydi bence.:)
Özetle ben sevdim yani ama sizleri bilemem zira anime hakkında çok olumsuz yorumlar okudum. Belki de tek beğenen benimdir bilemiyorum.:))
Special A 2003 - 2009 yıllarını arasında yayınlanmış bir mangadan uyarlanma. 17 citten oluşuyor. Anime yayınlandıktan bir yıl sonra mangada sonlandırılmış. Bunun dışında öyle dizilere mizilere konu olmamış. Hayret Tayvanlılar nasıl atlamış bunu.:))
La Corda D'oro (Kin'iro no Koruda)....
Yine oldukça kalabalık bir anime olan La Corda D'oro var sırada. Pakistan, Hindistan gibi ülkelerin arasında bulunduğu pek çok ülkede gösterilmiş bir anime La Corda D'oro. Dizilere konu olmasa da bir sürü oyunu piyasaya sürülmüş. Bana çok ilginç geldi neden bilmiyorum. Merak ediyorum oyunlarını açıkçası.Her izlediğim anime gibi La Corda D'oro da bir mangadan uyarlanma. 2004 - 2011 yıllarında arasında yayınlanmış mangası. Animenin ilk sezonu La Corda D'oro: Primo Passo adıyla 2006 - 2007 aralığında yayınlarken 26 bölüm olarak çıkıyor karşımıza. Secondo Passo olan ikinci sezon ise hangi akla mantığı uygunsa 2 bölüm. Ve herşey ortada kalmış hissi bırakıyor izleyicide. Bu yüzden çok tatmin edici bir finali olduğu söylemeyen ne yazık ki.
Konu olarak ön planda müzik var ve aşk ikinci planda kalıp animeye yansımamış. Kalabalık animelerin en kötü durumu malesef ki bu. Karakterleri izleyiciye anlatacağız derken bütün bölümler bitmiş oluyor. Bunun sebebininde mangayı okumaya teşvik etmek olduğunu hepimiz biliyoruz elbette. Ama benim gibi ingilizcesi kötü olanlar için manga okumak eşittir hayal...
Her neyse ben sevdim animeyi. Hepsinin kıza aşık olması tahmin edilebilecek bir durum. Ama benim favorim Tsuchiura Ryotaro. Resimdeki koyu yeşil kafa. Kızımızın aşkı olan mavi kafa Tsukimori Len'i ise çok fazla mızmız sesli buldum. Ses herşey.:))
Animenin en güzel yanı ön planda olan müzikleriydi. Ben sevsemde şiddetle tavsiye edemeyeceğim ne yazık ki. İzlemek sizin kararnıza kalmış.:))
Kore Wa Zombie Desu Ka...
Bu animeyi niye izlediğimi hala bilmiyorum. Sanırım Japonca'da Kore'nin ne anlama geldiği merak ettim. Evet beni teşvik eden Kore kelimesiydi. Bunun bizim ülke Kore ile bir ilgisi olmadığının farkındayım ama sahip olduğum bilinçaltı farkında değil sanırım. :D (Bu kız deli diyebilirsiniz, çekinmeyin. Ama deliyim diye blogumu okumaktan vazgeçmeyin lüften.:)) )Böylece ilk kez bir ecchi izlemiş oldum. Baka To Test To Shoukanjuu 'ya ecchi diyen diller utansın. Bizim bakalar kat kat masum bu Zombi ekibinden. Ve böylece anlamış oldum ki ecchi kesinlikle bana göre bir tür değil arkadaş.
Türünü sevmedim ama kendisininde de nefret etmedim animenin (neden ki?).
Kore Wa Zombie Desu Ka aynı isimli bir mangadan uyarlanma. Çok şaşırdınız dimiii? Mangası olmayan anime var mı acaba? Manga hala devam etmekte. Anime ise şimdilik 2 sezondan oluşmakta. İlk sezon 12 bölüm, ikinci sezon ise 5 Nisan 2012'den beri Japonya'da hala devam etmek. İlk sezonu kazara izleyen ben ikinci sezonu izler miyim bilmiyorum, ama izleyeceğimi de pek sanmıyorum. Kısmet yinede...
Konusuna gelirsek isminde de anlaşılacağı üzere fantastik bir öyküye sahip. Tek başına yaşıyan bir lise öğrencisi (Ooo lise öğrencisi demek, ne kadar ilginç:P İzlediklerimin hepsi lise öğrencisi zaten.:))) Aikawa Ayumu bir gece iyi kalpliliğinin kurbanı olur ve bir seri cinayetle can verir. Fakat cinayetten birraz önce kendisini eğlendirme çalışan Yūkuriuddo Herusaizu adlı fantastik kızımız bu lise öğrencisinden etkilenir ve onun bir zombi olarak yeniden hayat bulmasını sağlar. Ay konuyu yazarken ne kadar saçma olduğunu anladım bir kez daha.
Yani bence siz izlemeyin.:)) Tabi ecchi seviyorsanız izleyebilirsiniz. Komik yerleri yok değil çünkü. Ayrıca arkadaş sevgisi de hoş bir şekilde işlenmiş. Sanırım nefret etmemi engelleyen şeylerde bunlardı:)
Kore Günlükleri Anime Dosyaları devam edecek...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)