31 Ekim 2012 Çarşamba

Arang & Saddo



          Bittikten sonra izleyemem, sıkıntı basar bitiremem diye düşünüp başladığım ikinci haftalık dizim Arang ve Saddo. Komedi-romantik-fantastik başlayan dizi, zamanla komedisini terk edip, romantiğini ikinci plana atarak, alttan alttan drama bağlayıp, yer yer fantastik olayınının suyunu çıkartarak 2 ayın sonunda nihayet 20 bölüm olarak son buldu.
          "Faith" ve "Arang and the Magistrate" sayesinde bazı dizilerin sadece haftalık izleneceğini öğrenmiş bulundum bu yıl.:)
          İzlemeyenler için konusuna değinmeden hemen önce uyarmak isterim ki; eğer bir dizinin başını en çok bir haftada yiyenlerdenseniz bu diziyi izlemekte geç kaldınız. Bir hafta içinde bu diziyi bitirseniz 2 sorun ile karşılaşırsınız: Ya psikolojiniz çöker alt üst olursunuz ki bu durum aşırı korkak izleyicilerde görülmektedir. Ya da "ne saçmalıyor bunlar be" der diziyi ortasında bırakıverirsiniz. :) Şahsen ben bir haftada bitirseydim bu diziyi, iki seçenek ile de karşılaşmak zorunda kalacaktım.:) Çünkü çok cins bir dizi bence.

          Oysa herşey ne kadar güzel başlamıştı. İlk bölümler çok komikti. Her dakika daha güzelleşiyor gibiydi hatta. Replikleri, hareketleri... izlemeyenler çok şey kaçırır diye düşündüm. Gelecek bölüm fragmanları heyecanlıydı. Arang yani Shin Mina en az Gumiho kadar sevimliydi. Saddo ile konuşmaları çok eğlenceliydi. Oyuncuların aralarındaki uyum harikaydı. Lee Jun Ki'ye komedi çok yakışıkmıştı. Bir sürü artısı vardı benim için. Nasıl bekleyeceğim diye korktum hatta ama bir noktadan sonra fantasik kısmı o kadar kendini kaybetti ki gözümde, sıkılmaya başladım. Hatta aşırı korkak bir yapıya sahip olduğumdan yer yer tırstım da.:))

          Ama iki ayın sonunda her saçmalığına rağmen öyle sevimli bir sahne ile final verdi ki dizi. Evet dedim değdi, tüm o saçmalıklara katlandığıma değdi. Gerçi dizi başladığında birşey anlamadık, devam ettiğinde birşey anlamadık, bittiğinde birşey anlamadık ama; tüm abukluklar o sevimli veletlerle unutuldu, yok sayıldı içimde. O yüzden o sahne uğruna sizlere de izlemenizi tavsiye ediyorum. Ama uyarılarımı da görmezden gelmeyin derim.:))
          Konumuz ise; hafızasını kaybetmiş bir hayaletin intikam almak için geri dönüşü kısaca...

           Düzeltme: Sanırım yanlış bir izlenim verdim. Dizinin türü korku değildir. Fantastik, tarihi, romantik, komedi, gizem, aksiyon, melodram türlerine ev sahipliği yapıyor dizimiz. Hatta ilk bölümlerdeki romantik komedi en bayılacağınız cinsten. Ama dizi ortalarında fantastik işinin o kadar suyunu çıkarıyor ki bir de olayları dramatikleştirince yazarlar hepten sıkılıyorsunuz. İçinde hayaletler, ölüm melekleri, ruh çağıran şamanı, garip tılsımları, kemik mezarları, karanlık gece çekimleri ve pörtlek gözlü ruh yiyen canavar kadın olunca biraz tırstım sadece ben. Çünkü çok korkak biriyimdir. Öhh desen çığlığı basarım yani.:) Siz bana bakmayın izleyince bence...

Ve çektimlerin konuşsun artık...
 -Spoiler-

Dizi şu açıklamalarla başlıyor ilk bölüm. Şimdi dünyanın hali çok farklıymış gibi sanki...


          Dizinin her karakteri birbirinden ilginçti. Arang mı Arirang mı, gwişin mi gumiho mu ne olduğu belli olmayan bir kız, olağanüstü varlıkları gören anası ile kafayı yemiş bir yargıç, kaçık kölesi, muşmula suratlı (dizinin repliğidir) şamanı, gökyüzü kralı, yeraltı kralı, gumiho kılıklı ruh emici karısı, un suratlı ölüm meleği, masum olduğu idda edilen katili, katakulleci devlet yöneticisi...Her ayrıntısı bir birinden tuhaftı.


Çok güldüğüm bir sahne...

Lee Bang hepimizin duygularına tercüman oldu.:))

Dizinin ilk bölümleri gibi üç kafadarlar da eğlenceliydi yer yer...


Rüyası ise bir başka sevimliydi. Junki'nin teplikleri ise ayrı sevimliydi. Komedi yakışmış İljimae'mize...:))
          Yalnız Saddo 19 bölüm "anam anam" dedi ya, beni canımdan benzirdi "ne anaymış be, bıktık senin anandan" derdirtti. :D Ne ana aşkı varmış içinde. Hele 19. bölümün 36. dakikasında bir "umani umani" diye mızıldanışı vardı ağlanılası yerde kahkalara boğdu beni.
          Yine de dizimizin pek şiirsel replikleri, felsefik düşünceleri vardı.
Ne demek istediğini çok iyi anladık.

        Dizinin sabit karakterleri kadar konuk karakterleri de ilginçti.
İlk gördüğümde "Şu zebellah kılıklı da kim" dediim. Kamera yakın plana girince bir kırkırdama aldı beni. Çok karşılatığımız bir isimmiş meğer.:))
          Dizi reenkarnasyonun ne kadar saçma bir şey olduğunu bir kez daha göstermiş oldu bana Moo Young ve Moo Yeon hikayesi ile. Birbirini seven aşıklar tekrar dünyaya geldiklerine abi-kardeş. Ne kadar saçma değil mi? Üçüncüye yaratıldıklarında melek. Dördüncüye yaratılan Moo Young ise keçi... Daha neler göreceğiz acaba.:)
Ve final pastamız. Çok sevimli değil mi? Shin Min Ah ve Lee Jun Ki'yi başka projelerde görmek dileği ile...:))
          Dizi bittiğinde üzerimden bir yük kalkmış gibi hissettim. O canavar bakışlı kadını artık görmeyeceğim için mi yoksa dizi mutlu bittiği içinmi böyle hissettim bilmiyorum.:))
          Dizinin en en güzel kısmı ise OST albümleri. Mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim.:))


Adı: 아랑사또전 / Arangsaddojeon
Bilinen Adları: Arang and the Magistrate, Arang / Arang Magistrate Story / Arang: Magistrate’s Chronicle
Tür: Fantastik, tarihi, romantik, komedi, gizem, aksiyon, melodram
Bölüm Sayısı: 20+1 özel bölüm
Yayınlandığı Kanal: MBC
Yayın Tarihleri: 08.08.2012(Özel bölüm) / 18.08.2012 – 18.10.2012
Yayınlandığı Günler: Çarşamba - Perşembe 21:558
 


Oyuncular:
  • Shin Min Ah / Arang - Lee Seo Rim

  • Lee Jun Ki / Kim Eun Oh

  • Yun Woo Jin / Choi Joo Wal

  • Kwon Oh Joong / Dol Swe

  • Han Jung Soo / Moo Young

  • Hwang Bo Ra / Bang Wool

  • Kim Yong Gun / Asilzade Choi

  • Yoo Seung Ho / Gökyüzü Kralı

  • Park Joon Gyu / Yeraltı Kralı

  • Kang Moon Young / Lady Seo - Hong Ryun - Moo Yeon



OST:
Part 1
01. Fantazi – Jang Jae In
02. Enstrumental

Part 2
01. Gizli Rüyam – Yoon Do Hyun
02. Siyah Ay – Shin Mina
03. Siyah Ay (Harmonica)
04. Gizli Rüyam (Enst.)
05. Siyah Ay (Enst.)

Part 3
01. Saşırdı – Kim Bo Kyung
02. Şaşırdı (Enst.)
03. Arang aşk tema
04. Arang efsanesi
05. Ben kimdim?
06. Yeni dünya


Part 4
01. Aşk ve aşk – Baek Ji Young
02. Enstrumental

Part 5
01. Kamuflaj dansı – MC Sniper
02. Enstrumental

Part 6
01. Bir gün – Lee Jun Ki
02. Enstrumental

Part 7
01. Aşk sensin – K.Will
02. Enstrumental

Part 8
01. Serap – Yoo Seung Chan
02. Serap (Enst.)
03. Eun-Oh
04. Beyaz Merdivenler
05. 셜븐살매

06. Arang'ın rüyası

Part 9
01. Haykırdım – Lee Ki Chan
02. Enstrumental



Leeteuk da Artık Asker...

          Dün yani 30 Ekim itibarı ile Super Junior'ın lideri, ELFciklerin meleği her Daehanminguk vatandaşı gibi 21 aylık askeri görevini yapmak üzere orduya teslim oldu.

          Bu ara Kpop dünyasından tamamen uzaklaşmamın yanı sıra fii tarihinde beri bakmadığım Suju'nun twetlerine bir göz atayım dedim dün. Ve kaza ile fark ettim durumu. From U şarkısının sonu olan "Nil gumabgo saranghanda" sözlerinin sonundaki "anyong"dan şimşek çaktı kafamda. Aşağı indikçe saat başı yazdığı ve özeti "görüşücüğüz" , "saranhanda" olan twetleri görünce doğrulamak için kendimi koştum hemen sujuturkey.com 'a. Oysa SM 5 gün önce açıklamış durumu. 
(Bu arada Korece'min ne kadar geliştiğini görüyorsunuz değil mi?)

En son şu şebelek hali ile bıraktığım oppam;


İşte böyle de çakı gibi asker olmuş.:))



          Kangin'in askerden döndüğünü gördükten sonra Leeteuk da çabuçak dönecek gibi hissediyorum. Gerçi daha Heechul içinde beklemedeyiz ama sayılı gün çabuk geçer. Kimler gitti geldi Leeteuk 'da Allah ömür verirse gelecek elbet.:))



Bu arada fırsatını bulmuşken blogumuzun anket sonuçlarını da açıklamak istiyorum.

"SuJu 'nun En Sevdiğiniz Albümü Hangisi?" anketimizde toplam 248 oy kullanılmış ve sonuçlar:


1. SuperJunior05
  7 (2%)
2. Don't Don
  6 (2%)
3. Sorry Sorry
  34 (13%)
4. Bonamana (Miinah)
  34 (13%)
5. Mr. Simple
  42 (16%)
6. Sexy, Free & Single
  24 (9%)
Hepsi
  108 (43%)


Oyların 10'luk kısmını kaplayan kesim ise (26oy) Suju'nun albümlerinden pek hazetmiyor.

Mim: Cumhuriyet Objeleri...

          Uri dongsaeng Filozofcuğum beni şu yazısında mimlemiş. :) Nomu nomu gumabda diyerek geçiyorum mimimize.:))
          Cumhuriyet denince aklımıza gelen 30 obje bu seferki mim konumuz.
Kelimeleri nesnelere bağlamaktan çok olaylara bağlayan biri olduğumdan karşınıza tuhaf maddeler çıkabilir dikkat.:))
  1. Atatürk
  2. Özgürlük (Yabancı ülkelerinin esaretinden kendini kurturmış bir milet bizim atalarımız)
  3. İstiklal Marşı
  4. Okul
  5. Pazartesi günü heykelde adım atmama izin vermeyen kalabalık
  6. Cumhuriyet Bayramı panosu (Orta okuldaki birincil görevim.:))
  7. Sınıfı süslemek için gecelerce uğraştığım karton zincirler.:) 
  8. Okul törenleri
  9. Saatlerin geriye çekilmesi.
  10. Resmi tatil 
Bundan daha ileriye gidemiyorum. Filozofcuğum dediği gibi siyasete kayıyor düşünceler...:))

25 Ekim 2012 Perşembe

Feast of the Gods


          2012 dizilerinin izleyebildiğim kadarını izleyip sevgili bloguma hoş bir proje kazandırmak adına baş koyduğum yolda bir diğer adresim Feast of the Gods oldu.
          Bir dönem ülkemizi sarıp sarmalayan, üstünden yıllar geçtiği halde televizyon kanallarınıda temcit pilavı gibi sürekli ısıtılan Sarayın Mücevheri (Dae Jang Geum) dizisini hepiniz biliyorsunuz artık. İzlememiş olsanız bile bilmemek mümkün değil kendisini.:)) Dae Jang Geum dizisinin en sevdiğim yanlarında biri mutfak kısmıydı.
Bu diziyi izlememdeki en büyük neden işte o mutfak sahnelerini özlememdi.:)
          Kore'nin geleneksel tatlarının korunduğu Arirang'ın arka planını oluşturduğu dizi çeşitli yemek yarışmaları ile kazanma hırsları, aşağılık duygusunu, kıskançlığı ve bunların getirisi hataları ve katlanılması gereken sonuçları anlatılıyor. Dizinin türünde her ne kadar romantik komedi yazsa da, anlatılmak istenen şey daha çok ailenin önemi, kıskançlık, evlatlık hisleri, büyütmek, doğurmak, kazanma hırsı gibi kavramlar... Aşk çok ikinci planda. Yemekler dizinin süsü, Arirang çalışanları ise dizinin tuzu biberi.
           Dizi reyting sıralamasında güzel yerler edinmiş kendine. Ama bana göre bu diziye 32 bölüm çok fazla. Zaten çocukluk dönemleri sakız gibi uzayan dizi; ikinci 10 bölümlük kısmında o kadar çok durgunlaştı ki sıkıntıdan patladım. Özellikle Choi Jae Ha ile Joon Young çıkmaya başladıktan sonra dizi heyecanını yitirirdi sanki. Bir de tekrar düşmeye başlayınca bitiremeyeceğim sandım bir ara. Örneğin; Jae Ha ile Go Joon Young bir türlü ayrılamadı da, ayrıldı, ayrılamadı, yüzük parmağa girdi, çıktı. Do Yoon, Joon Young yemek pişirdi pişirdi, bir türlü yediremedi. Joon Young ailesini buldu ama kendini kabul ettiremedi, ettiremedi, ettirdi mi ki boşuna süründü sanki. Baek Seol Hee ile Ha In Joo kötülüklerine doyamadı, doyamadı vs. vs... Allah'dan imdadıma haftalık izlediğim diziler koştu da zor zar atlatabildim o bölümleri. Ama son 10 bölüm Haemil'in aşkının peşine düşmesi ile aranılan kan yerini bulundu ve severek bitirdim dizi.:))
-Spoiler-
Bu prinç keki değil, biliyorum.:)
          Geleneksel yemek izleyeceğim diye bekleyen ben, aradığımın bir tık altında bir yemek tablosu ile karşılaştım. Ama bu boşluğu Haemil ile doldurmayı da becerebildi yazarlar gözümde. Dizin en sevdiğim yanı böylece renkli prinç keki ve Kim Do Yoon'nu oldu.:)) Baştaki umursamaz tavrını ve ters cevaplarını her zaman devam ettirmesine rağmen KDramalardaki ikinci adam rolünün hakkını sonuna kadar verdi, sevdiği kızı korumak için elinden gelen herşeyi yaptı, sevdiğinin her zaman yanında oldu, yakışıklıydı, düşünceliydi, anlayışlıydı ve ikinci plandaydı. Kısacası tam bir ikinci adamdı ama bunu kıza uzunca bir süre çaktırmadı.:))
En çok güldüğüm repliklerden biri oldu.:)
Böyle diyerek kyalarımızı ortaya çıkarsa da,
böyle diyip kızı bozma konusunda da üstüne isim yoktu.:))
Buna rağmen sevdiceğinin kalbini böyle romantik bir anda çalıverdi işte.:))
Tabi ki bu sevimli hamurları yapmasının da büyük payı var o kalbi kazanmasında.:)
          Haemil'in eşsiz karakteri karşısında yazarlar daha fazla dayanamadı ve sonunda kızı kapan ikinci adam olarak drama tarihine geçirdiler karakterlerini. (Malum çok nadir bir olay bu. Benim drama tarihime geçti işte banane.:)) Bu özellikte benim dizinin en sevdiğim noktası oldu işte. Gerçi finali biraz sönük kaldı, ne gerek vardı bir sene ayrı kalmalarının ama neyse en azından benim gönlüme göre bir seçim yaptıkları için geçtiler sınıfı.:))

Ve diğer hoşuma giden sahneler;

Neden acaba? Bir düşün bakalım safoş...:)
Üçünde de aynı ifade...
O nasıl bir psikopat bakıştır öyle. Bu minişin oyunculuğunu şu sahne ile çok beğendim. Arang yazımda bunun üç katı beğeneceğim.:))
:D
Kafasına omlet yiyen bir şef...:)
Her ne kadar sahte In Joo'ya eziyet ederek mantığımı zorlasa da bu sözü ile sorumluluğunu yerine getirdi gözümde.:)
Yada Jae Ha olmaz dediğinde benim tarafımda olduğunu hissettiğimden de bu sahneyi sevmiş olabilirim. hehe:)

          Daha bahsedilesi bir sürü kısım var -malum 32 bölüm- ama hiç uğraştırmayacağım sizleri de kendimi de. Benim için en hoş yerleri yazdım ve gidiyorum. Hoş olmayanlarla ve gerisi ile uğraşmak size kalsın.:)

Not: Picasa resimleri kolajlarken site isimleri zarar gördü. Kasti bir sansürleme yoktur. 
Suç picasanın:)


Adı: 신들의 만찬 / Shindeuleui Manchan
Bilinen Adı: Feast of the Gods
Tür: Romantik, komedi,dram, yemek
Bölüm Sayısı: 32
Yayınlandığı Kanal: MBC
Yayın Tarihleri: 04.02.2012 - 20.05.2012
Yayınlandığı Günler: Cumartesi - Pazar 21:50


Oyuncular:

  • Sung Yu Ri / Go Joon Young

  • Joo Sang Wook / Choi Jae Ha

  • Lee Sang Woo / Kim Do Yoon

  • Seo Hyun Jin / Ha In Joo - Song Yeon Woo

  • Jun In Hwa / Sung Do Hee

  • Kim Bo Yun / Baek Seol Hee

  • Jung Hye Sun / Sun Noh In



OST:
Part 1 / 17.01.2012
1. Unuttun Mu? 잊었니? - 이승철 / Lee Seung Chul
2. Seni sevdiğimden 사랑하고 있는데 - 정하윤 / Jung Ha Yoon
3.
Seni sevdiğimden 사랑하고 있는데 (Enst.)

Part 2 / 09.03.2012
1.
Bu yüzden koşuyorum 그래서 달린다 - 김태우 / Kim Tae Woo 

 Part 3 / 16.04. 2012
1. Aşkın sesi 사랑소리 - Sunye (Wonder Girls)



Diğer fotograflar için tıklayınız.

Ve son olarak "Kurban Bayramınız Mübarek Olsun çingularım...