4 Temmuz 2012 Çarşamba

Mim: Takıntılar

          Aldığım dördüncü mim olan Takıntılar ile karşınızdayım sevgili çingular...:))
Mim için TkEfSaNe Tayfun'a çok teşekkür ediyorum.:))




          Bu konuyu da bayaca bir düşündüm ben. Çok takıntılı biriyimdir ama ha deyince de aklına gelmiyor ki hiç biri insanın.:) Bu yüzden yazdıklarımın bazıları tam anlamıyla takıntı olmayabilir.


 
           Titizlik Takıntıları: Temiz olmaya çalışmak başa bela oluyor bazen. Çok gıcık titizlerden değilim. Ama mikrop kaynıyordur şimdi burada diye de aklım geçmeden edemiyor bazı şeylerde. Yine de bunu dışarı çok yansıtmam.:))

* Dışarı da yemek yediğim zaman çatal, kaşık, bıçak ne varsa peçete ile bir kez silmeden kullanamam. Bazen misafirlikte bile zor tutuyorum kendimi ayıp olmasın diye. Bana yapılsa çok üzülürüm bu yüzden. Kimseyi üzmek istemem:)

* Yere düşen herhangi bir şeyi peçete olmadan almak istemem. Aldıktan sonra bir kere silme ihtiyacı hissederim.

* Bozuk para ellemek istemem. Elleyince ellerimi dezenvekte için çıldırıyorum.:))

* Saçım temiz olmadan bir adım dışarıya atamam.

* Klazote peçete koymadan oturamam.

* Böceklere karşı aşırı takıntılarım var. Kendilerinden nefret ediyorum. (Seven var mıdır zaten?:D)
Koluma sinek konsa hemen yıyabiliyorsam yıkarım, yıkamazsam ıslak mendil o da olmadı peçete ile mutlak silerim. Haman böceklerine ayrıca kılım pis karafatmalar ıyyy. Böceğin gezdiği bir yer görsem misafirlik falan dinlemem oraya asla terlik olmadan basamam.

          Diğer Takıntılar:

* Sofraya çatal olmadan oturam. Çorba bile yesem çatal ihtiyacı hissediyorum arkadaş.:))

* İçeceklerde arap dudağı boyutunda dudak payı bırakıp bardağın yarım bırakılmasına dayanamıyorum.

* Yolda yürürken insanlarla göz göze gelmekten kaçınırım. Kasten değil reflekslerim öyle gelişmiş. Bu yüzden 'K' bizi görmezlikten geliyor diye arkamdan konuşuyorlar bazıları. (Be dedikoducu, art niyet timsali sırası gelmişken sana sesleniyorum maden sen beni görüyorsan sen selam versene, ben fark etmiyorum işte ne yapayım.)

* Birini dinlerken gözlerimi  anlatıcının gözlerinden ayıramıyorum. Bir arkadaşım " 'K' yolda yürüken bana bakmana gerek yok. Yan yan bakarken gözün çıkacak diye korkuyorum. Ben dinlediği biliyorum" demişti. Çok bozmuştu beni eşek.:))


* Yakın zamana kadar izlediğim herşeyi indirmek ve arşivlemek gibi bir takıntım da vardı. Ama vazgeçtim o işten. Arşivlemeye son diyorum.:))

* Kore dizilerinin alt yazıları tamamlanmadan izlemeye başlayamam. Ama bu takıntımda kurtulmak istiyorum. Bende herkes gibi güncel haftalık dizi izlemek istiyorum aslında ama cesaret edemiyorum.:))

* Dizi, film, televizyon, haber izlerken konuşmamdan duramam. Karşıdan görenler deli olduğu zanneder ama kendimi engel olamıyorum.:))

* Gittiğim kafe gibi mekanlarda çalan şarkının Hintçe olduğunu anladığımda şarkı bitene kadar kendimi dinlemekten alamıyorum. Arkadaşlarım hayattan koptu yine bizimki diyor.:))

Şimdilik bu kadar takıntı geldi aklıma. Hepsini bir araya toplayınca deli saçması göründü gözüme ama ben buyum ne yapalım.:))

9 yorum:

  1. :D annemi hatırlattın :D annem de dudak payını milimlik tutanlardan ona çay verdiğimde bana bakıp "yudumlarımı çalıyorsun bir yudumluk daha yer var orda" der :D şu çatal takıntın da çok ilginçmiş gerçekten :D ha unutmadan kandilin mübarek olsun:D:D:D

    YanıtlaSil
  2. Ne takıntılar varmış ya :) Gerçekten benimde çok takıntım varmışta haberim yokmuş. İlk yazarken bende düşündüm, düşündüm aklıma hiçbir şey gelmedi. 1-2 günde toplayabildim yazımı :) Bir sürü şeyde yazmamaışım. Mimleri okudukça çıkıyor. Şu kaşık, çatal silme takıntısı mı desek yoksa alışkanlık mı desek bilmiyorum. kesinlikle benimde peçete ile silmem gerekiyor. Peçete olmasa bile bir şekilde bir yere silmeliyim. Hea birde bazen kaşık-çatal ıslak gelebiliyor. O zamanda kesinlikle kurulama ihtiyacı hissediyorum :(

    YanıtlaSil
  3. Ben de insanlara dokunmaktan nefret ediyorum özellikle de saç ve yüzüne.Eğer dokunursam mutlaka elimi iyice sabunlarım.Ayrıca bi yemeği yerken ağzıma kötü bi tat gelirse bi daha asla o yemeği yiyemem.Ha bir de yarı türkçe yarı ingilizce (Tİngilizce diyorum ben :)) konuşan insanlardan nefret ederim.Konuşacaksan ya türkçe konuş,ya da adam gibi ingilizce.Havan kime ki yani ?? Neyse ben yine sinirlendim.Bu arada yazını çok beğendim,bana birini hatırlattı :))

    YanıtlaSil
  4. <pofuduk
    Allah razı olsun, senin de kandilin mübarek olsun.:))
    Annen haklı bencede yarım yarım ne öyle sadaka veren cimri gibi:D

    <TkEfSaNe - Tayfun
    İnsan ilk başta takıntıyımdır ama neye taktığım belli değil hissini kapılıyor. Tespit etmek zor bence. Ama hepsi bir araya geldi mi de bir tuhaf oluyor sanki değil mi?:))

    <Sera
    Bir zamanlar öyle konuşanlardan bende hoşlanmazdım ama kendimi birgün yarı Korece yarı Türkçe konuşurken bulunca resmen utandım. Allah'tan dışarı yapmıyorum ne yaparsam eve, yazık evdekilere.:))
    Ama zaten o tarz davranın insanların derdi kendimi bir halt sanmak olduğunu için fazla takma kafaya boşver gitsin.:) Yarım konuşan yarım akıllı de geç gitsin.:))

    YanıtlaSil
  5. Ben değil de bizimkiler bişey olduğunda 'Yeppudaa!' diye bağırıyorlar.Sordum bi gün bunun anlamını biliyo musunuz diye yooo dediler.Hadi küfürse bu dedim öyle olsaydı söylemezdin hem geçen gün bi sitede yazıyodu gördüm dediler.Bi de bunlarla uğraşıyorum :))

    YanıtlaSil
  6. Hehe o da güzelmiş. Neyseki biz anlamlarını biliyoruz.:))

    YanıtlaSil
  7. benimde takıntım var ve arkadaşlarım bundan nefret ediyor bnm takıntım mesala oppamın isminin herhangi bir harfini plakada gördüm hemen fotosunu çekerim

    YanıtlaSil
  8. Takıntısı olmayan insan yoktur bence.:))
    Ama söylemeden geçemeyeceğim seninki gerçekten acayipmiş. Hangul ile yazılan bir ismin latince baş harfının ne önemi var ki...? Eleştirmek için değil meraktan soruyorum. Ayrıca baş harfi derken uzak doğulular soy isimlerini önce kullanır, soyadının baş harfimi, asıl adının başharfim? Her neyse kafam karıştı bu konu beni aşar.:))

    YanıtlaSil
  9. ya fotoşop programından gerçek isim gibi yapıom internet gittide çook geç cevap verdim ...d

    YanıtlaSil