26 Kasım 2020 Perşembe

Bir TOPIK Macerası

'K'ore Günlükleri'nin yıllardır burada olmasının da bir miladi var herşeyin bir başlangıcı olduğu gibi. Eski takipçilerim bir çok kez okudu biliyorum bu başlangıcı. Ama güzel şeylerin başı o kadar güzel, o kadar özel oluyor ki... İnsan hatırlamaktan anlatmaktan büyük keyif alıyor mutlu olduğu anları. 

Yıl 2008 miydi 2009 muydu? Okuldan eve erken geldiğim nadir günlerin birinde; değişiklik olsun diye açtığım tv'de annem ve kardeşime sataşmak için göz atma niyeti ile başladı herşey. Çoğu Türk KDrama severin gibi benimde miladim Sarayın Mücevheri Dae Jang Geum dizisiydi.

Kabullenişler, reddedişler, ergenlik ile çocukluk arası gitgellerin sonunda 2010 yılından beri Kore Dizisi izlemekteyim alt yazılı olarak. Dile kolay 10 yıl... 
10 yıl boyuncu bazılarını bitirememiş olsam da, yüzlerce dizi on binlerce replik bana Korece'yi öğretmiş oldu otomatikman. Dil öğrenmek için o dilin konuşulduğu yerde olmak gerekir derler. Ekranımda 10 yıldır Koreliler olunca bence azıcık ucundan öğrenmiş oldum bu dili işte. 

Artık o kadar anlıyor arada kendimce konuşabiliyordum ki neden dedim bir TOPIK sınavı ile derecelendirmeyeyim bu yeteneğimi. Bir kaç kaynak kitap ile dil bilgisi kurallarına ihtiyacım vardı sadece. 

Bunun yanında içimde kalan bir İstanbul hevesi de vardı yıllar önceden. Takvimler 2012'nin aylarını gösterdiği sırada KBS Music Bank'ı İstanbul Arena'da gerçekleştirerek Türk Kpop severlere inanılmaz bir kıyak geçmişti hatırlarsanız.

Benim gibi İstanbul dışında yaşayan bir çok hayran zede umutsuzluklarını ardına saklayıp Türk toprakların çalan sevdikleri Kpop şarkıları heyecan ile yine ekran başında deli gibi eğlenmişti. 
O gecenin benim tek umudu Siwon'un İstanbul'a teşrif etmemeseydi. 
Biliyorum çok kötüyüm ve inanılmaz bencilim ama uzatmalı enişteniz sen gelmezsen ben hiç gidemem hayatım dedi bensizliğe dayanamıyor naparsınız.:D

Neyse efendim şakayı bir kenara bırakırsak;
Hayatın benden bir sürü heves heyecan umut söküp aldığı yılların ardından yine bir Kore sevdası için sonunda düştüm İstanbul yollarına. Gerçi yine gidebilmek çok zor oldu.

Yılın başında Covid-19 ülkemize gelmeden önce, Çin sınırlarından henüz çıkmamışken kayıt oldum sınava. Covid-19 her yeri sarınca sınav mart ayından temmuz ayına ertelendi şansıma. Temmuz ayı gelmeden tüm planları yapıp izinleri almışken çalıştığım yerden, cümle aleme duyurmuşken dil sınavına gireceğimi o da nesi bir kez daha iptal oldu sınav bildiğiniz gibi. Covid'in yükselişe geçtiği ekimde sınav bir kez daha iptal edilir mi diye düşünürken bizler; sonunda kendimizi sınav salonunda buluverdik.

Sınavın yapılacağı binanın girişinde bir Türk bir Koreli karşılıyor ve denetliyordu adayları. İçeri girince sınav salonumuza doğru bizi yönlendiren tatlış Koreli'leri görmek benim için çok mutlu bir andı. Hayatımda ilk defa canlı Koreli görüyormuşum gibi bir sevinç bir heyecan, en abartılısından... Sınav salonunda bir kadın bir erkek gözetmenlerimiz vardı Koreli. Tabi ki çok tatlılardı çok. 
Kadın gözetmenimizin çok sevimli bir Türkçesi vardı. Anlamakta zorlandığım anları olan bir Türkçe olsa da. Erkek olan gözetmenimiz hiç Türkçe bilmiyordu. Maskeden yüzünü tam göremedim ama çok sevimliydi o da. Ama öyle güzel elleri vardı ki Allah 'ım ben hayatımda böyle güzel el görmedim. Bırakın erkek elini; kadında o kadar güzel el görmek çok zor bence. Ben Türkçe bilmiyorum diyen Korece sözleri ve beden dili çok eğlenceliydi aynı zamanda.
"Canım niye hiç öğrenmedim? niye buradasın?" diye binlerce soru sormak geldi içimden. Sormadım korkmayın. 

Sınava katılan herkes inanılmaz gençti bana göre. Yani kimse 29'unda değildir eminim benden başka. hahah. Herkes gençti de bir o kadar sakinlerdi bence. İçlerinde en heyecanlı mutlu bendim sanırım. Bayan gözetmenimiz Korece "elinize sağlık" deyince kimse de ağzını açıp kamsahamnida demedi ya bende diyemedim. 

17 Ekimde yapılan sınavın 26 Kasım'da yani bugün sonuçları açıklandı. Sizde kendi sonuçlarınızı izlemek için linke tıklayabilirsiniz. 

Benim sonucum ise; yazının sonunda :)


           2012 'de İstanbul'da gidemeyip hevesi kursağında kalan ben sınav için gittiğim İstanbul'da bir Kore yemeği yemezse ayıp olurdu değil mi? 

Yol bilmez iz bilmez bizler Koreköy ile tanıştık internet sayesinde. Uzak doğu yemekleri ile arası hiç olmayan arkadaşım bile ilk kez tok kalktı o sofradan. Kendisi bizden daha şaşkın hala. 
Menümüzü tabi ki ben seçtim.


Sağ baştan;  
1.Ddeokbokki 떡볶이: Hani şu dizilerde sürekli yedikleri, yandıkları kavruldukları ama yine strese birebir diye yalayıp yuttukları yemek var ya.. İşte bu; pirinç kekinden yapılan acılı yemek. Ben acısız olanı yiyelim dedim ama yinede acıydı. Kırmızı biber tadı o kadar yoğundu ki malesef sonunu getiremedim ama tabiki beğendim. Peynir istemeliydim içine. Hatam orada oldu. 

2. Dakgalbi 닭갈비: Tavuk ve lahana, havuç, patates vb. sebzelerle yapılan gerçekten acı ama çok lezzetli bir yemek. Arkadaşlarım bayıldı adeta. 

3.Mandu 찐만두: Siparişimizi alan garson hanımın tavsiyesi ile buharda pişmiş olanını seçtik çok beğendik, bayıldım...

4.Kimbap 참지김밥: Arkadaşlarımdan biri sushi sevdalısı olduğu için bunu yiyelim dedik. Dedim o zaman ton balıklı olsun. Gerçekten çok beğendim, beğendik.

ve tabi ki

5. Kimchi: Yıllardır en çok yemek istediğim şeydi Kore mutfağına dair. Bir kaç ay önce denediğim yeni menü diye servis edilen Bursa'daki bir uzak doğu mutfağında yediğimde bu ne be diyip hayal kırıklığına uğradığım tat damağımdan silindi resmen. Çok acı ve sarımsaklı olmasının yanında; pilav ile bambaşka bir lezzete bürünen Kimchi seni de çok sevdim. 

Tabiki yanında gelen pilav arkadaşlarıma çok tatsız tuzsuz geldi. Çünkü yemeği bilmiyorlar haha. Kimchi ile gayette afiyetle yenebilen bir tadı vardı bence. 

Yemeğimizin sonunda bir de Kore Dizileri'nde sık sık gördüğümüz indirim kuponlarından biri verdiler. Hiç beklemediğim bu durum beni şaşırttı ve sevindirdi. İstanbul'a sık yolum düşmeyecek ama olur da bir kez daha düşürse kesinlikle bir kez daha gitmek istediğim bir yer oldu Koreköy. Yemekler gerçekten çok lezzetliydi. Kore'ye gitsem aç kalmam diyenlerden olacağım belli ki.:)

Bu güzel maceramda bana eşik eden canım arkadaşlarımı teşekkür ediyor ve verdiğimiz emeklere değdiğini bugün aldığım sonuçla belirtmek istiyorum. 

İlk denemedemde 2. seviye puanı aldım. Korece öğrenmek isteyen arkadaşlara motivasyon verir umarım benim bu başarım. Hiç bir kursa gitmeden. Evde kendi çabam ile öğrendim bu dili. Tabi ki 2.seviye çok yolun başı. Ama seviye sınavlarına girmeye devam edeceğim kısmet olursa. 
Ben sadece TOPIK I'e girdim. TOPIK I'de çıkabileceğim en üst seviye 2. seviyeydi. Bu yüzden keşke TOPIK II içinde kayıt yaptırsa mıydım acaba diye çok sorguladım kendimi şuan. Belki de tek kalemde 3. seviyeyi de geçerdim kim bilir. 10 yıla 4 daha çok yakışırdı ama kısmet. Aç gözlü gibi konuştuğuma bakmayın. Çok şükür 2. seviyeye varmak istediğim noktaydı vardım. Daha ne istiyim. Covid bitsin de artık diğer sınavlara girelim değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder