Ben buraları güncellemeyeli nasılsınız? Sıkıldınız değil mi hergün buraya gelip yeni yazılar bulamamaktan... Elinizi boş göndermemek için bugün biraz saçmalama girişiminde bulunayım istedim bende. Kıyak geçmek babında...:))
En son blogcuğumun ikinci yaş gününü kutlayıp boş bırakmıştım buraları. İyi ki yeni dizilerde, filmlerde, yazılarda bulaşma vaadi vermişim, yaklaşık 1 aydır bir satır yazı paylaşmamışım... Arada uğrarım desem ne olurmuş artık bilmem. Ayıp bana ya....
Ama öyle insan yazacağım deyince de yazamıyor ki işte. İçimde bir isteksizlik var zaten sormayın gitsin... Soğumaya mı başladım yazmaktan iyice ne... Gerçi yoğun bir ay geçirdim desem yalan olmaz hani...
Peki ben bu süre zarfında ne mi yaptım? Merak edenlere küçük bir iç dökme yazısı olsun madem ki bu... "Banane senin hayatından, Kore Dizileri'nden haber ver bize" diyenlere; "Saygısızlık etmeyim lüften, benimde hakkım değil mi içimi dökmek, kendi blogumda istediğimi yazamayacaksam ne anlamı var blogger olmanın..." diyerek acıların çocuğu bakışlarımı fırlatıp, "okumak istemezseniz kapatıp gidebilirsiniz" diyorum.:) Çarpıya yaklaştı değil mi şuan mauselar... :D
Öncelikle web tasarımı kursumun son 3 haftasıydı bu güncellenemediğim 3 hafta... Ve sertifika için bir web sitesi tasarlamam gerekiyordu. Bende sıfırdan uyduruk bir şirket kurup tasarladım çok şükür. Ama ne tasarlamak adamlar neden bir web sayfasına milyarlar alıyor anlamış bulundum resmen. :)) Çok çetrefilli iş yahu... Bir de bunun gerçek olup, iş verenin yaptıklarını beğenmediği versiyonu varmış... Evlerden ırak... Henüz benim başıma gelmedi... Çalışır iş bulursam gelecek inşallah...:D
Merak edenlere kıymetlimden bir kare...:D |
Gönül isterdi ki içi bol Daehanminguk dolu bir site yapayım ama burası varken başkasına ne gerek var canım... -Ya da içimdeki Kore canavarını kursa sermeye ne gerek var canım....-
Yine de dayanamayıp bir Uzak Doğu esintisi sıkıştırdım şirketime...
Tabi bu iş tüm zamanımı aldığımdan dizi, film, blog hikaye oldu. Aslında olmayacaktı ta ki pc'nin ekranı; oyunculara, dandik senaryolara tükürüyorum sanarken ekrana tükürmelerime, tokatlarıma, kısaca fangirl'lüğüme dayanamayıp bozulucaya kadar... Yaptığım Çin, Kore, Hint işkencelerime dayanamadığı gerçeğini listeyi almıyorum bile... Bir hafta terk etti beni ekran... Çok üzüldüm, kalbim çok kırıldı...:D Öyle ki; 6 yıllık sevgilisinden ayrılmış gibi, ablasını evlendiren kardeş gibi, evlatını başka şehirlere gönderen anne gibi bir acı çöktü resmen içime bir hafta... Tamir parasını da işin çaba kısmı ama siz kısaca kazık kısım da diyebilirsiniz kendilerine...
Ama acılarım bu kadarla son bulmadı... Buruk bir mutlulukla devam etti sonrası....
Buruk mutluluğun sebebine değinirsek önce 2,5 ay önce başladığım, içimdeki Kore aşkını bastıramayıp kendimi küçük çaplı ele verdiğim ve hikayemi şu yazı da ayrıntısı ile yazdığım, hergün 1 ile 4 arası sabah şekerlerinin öğlen versiyonu olan sevimli "Web Tasarımı Kursu"m geçen cuma itibari ile son buldu. Eee kurs bitince tabi son 2,5-3 hafta mı verdiğim, yemeden içmeden, dizi izlemeden, klip döndürmeden, Siwon'un bile yüzüne bakmadan; yatarken, kalkarken, uyurken sadece ona odaklandığım web sitemi de teslim ettim. Kızını uzak diyarla evlendirmiş, yüksek yüksek tepelere türküsünü çığıran analara döndü yüreğim ilk yarım saat adeta... -Acıların çocuğuna geri dönüş... -
Tabi bünyeme gereğinde fazla alışkanlık yapmış sevgili kursuyer ablalarımdan abilerimden ayrılmanın verdiği burukluktan hiç bahsetmiyorum... Aaa tabi siz bilmiyorsunuz...(içimdeki dedikoduya meraklı mahalle karısına bağlanıyoruz...:D) İlk ay buzdolabının insan versiyonu gezen ben son haftalar pek bir ısındım ablalarıma, abilerime... Uzunca muhabbetler bile ettik, sitelerde sorunlarımıza birlikte çareler aradık... Ve anladım ki sevgili çingular insanları birbirine yakınlaştıran tek şey birşeyler paylaşabilmek... Ve bu paylaşımların en esaslısı, en hızlı kaynaştıranı yemeğini paylaşmak... Dönün bakın geçmişinize en yakın arkadaşlarınızla en sık yaptığınız iş başından beri birlikte yemek, içmek... Kursiyer arkadaşlarımla en yakın olmaktan kilometrelerce uzak olsak da; uyumlu, iyi anlaşan, sevimli bir grup olduk bize göre... Kendilerine sevgilerimi, saygılarımı, teşekkürlerimi gönderiyorum buradan, bu yazıyı hiç okumayacak olsalarda... -ki umarım hiç okumazlar buralardaki saçmalıklarımı... Özellikle bu yazıyı...:D-
Yani özetle kursum kazasız belasız bitti çingular... Artık dizilerle buluşmaya devam edeceğiniz inşallah...
Hem en son ki yazdığım olaydan sonra başka bir canavarda uyanmadı içimde çok şükür... Bir ara sevgili 'E' Ablacığım'ın bana hediye ettiğim Korece ders kitabını, anının heyecanı ile dayamayıp sınıfta okumam dışında tabii...
Ben böyle dış dünya ile kendi sorunlarımla haşır neşir iken... tam da ekranın beni terk ettiği günlerde bir bomba haber düşmüş ortaya... Park Shi Ho ve tecavüz skandalından bahsediyorum. Şahsen ben şok oldum. Oysa ekran bozulmadan 5-6 gün önce Cheondamdong Alice'yi bitirmiş ve Shi Ho'nun oyunculuğu pek bir övmüştüm kendi kendime... İlk gördüğümde anlayamadım, bir kaç kez okudum cümleyi... İftira ya da değil; sanki Shi Hoo'nun gözümde yükselen değeri saniye saniye aşağı düşmeye başladı. Ve bir hayal kırıklığı belirdi yüzümde. Olayın şimdiki durumu karşılıklı mahkemelik sizlerinde bildiği gibi... Olay iftira yada değil, Park Shi Hoo suçlu yada değil... Bilemem, yanlızca Allah ve yaşayanlar bilir şuan gerçekleri... Ama yazık oldu emeklere yanlızca... Tepelere tırmanmaya başlamıştı, geliştirmişti kendini bir oyuncu olarak son dizileri ile... Ama benim için asıl sorun şu yazıda Park Shi Hoo'yu kollayanların yorumları... Resmen ahlaki çöküntü... Görünce beynimden vurulmuşa döndüm. "Yok artık" dedim, "bu düşünceye sahip insanların varlığı mümkün olamaz"... Ama münkünmüş ki bu cümleler kurulmuş. İlginç...
Bir diğer dikkatimi dürtükleyen durum ise sonunda Acun'un programına PSY'yı çağırması oldu. Dürtmemesi mümkün değildi çevremdeki insanlar sadece dünyanın tek Koreli'si PSY mış gibi davrandığı için... Programa gelirsek PSY çok bayıldığım bir insan olmadığı halde çok sevimliydi. Hülya Avşar ise çok itici ve sinir bozucuydu. Bu kadını hiç sevmemiştim ben, aradan seneler geçti hala sevmiyorum yahu... Kore severlere hakaret eden bu kadın PSY'dan şarkı istiyor şimdi... şaka gibi... Ricky Martin'nin popusunu elleyen sapık karı, şimde PSY'ya medeni durumunu soruyor kendince işveli-cilveli(?)... "Kızım adam yakışıklı değil böyle yapıyor... Bu benim canım Ji Jin Hee ssi'mi, balım Siwon'umu, narım Hyun Joong'umu görse artık neler yapar bilmiyorum." cümlesi belirdi içimde... Kızlar bizim gül yüzlülerin Türk topraklarına basması tehlikeli mi ne... En azından Acun'a çıkmaları... Yani Allah kartoş Hülyalardan korusun ne diyelim... Ama ne güzel bozuldu PSY "evliyim" diyince, hohoho...
Merakımı uyandıran bir başka olay ise IU canın bir diziye başladığı haberi oldu. Başrol olacakmış kızımız... Şarkıcılık yetmedi... "Bu iş böyle yürümeyecek daha popüler olmalımıyım" mı dedi bilmiyorum ama 50 bölümlük bir romantik komediye imza atmış... Üstelik başrolü paylaştığı namja The King 2 Hearts'in en sevdiğimiz karakteri Eun Shi Kyung yani Jo Jung Suk Ssi. Ne kadar uyumsuz bir çift değil mi?.. 50 bölüm mü? Şimdi hayatta izlemem, izleyemem diyeceğim ama sonra yine makuz talihim kendimi onu izlerken bulmama sebep olacak diye korkuyorum. Ama çok uzun be yaa... Kim çevirir onu...
Diziler demişken 2013 itibari ile kanalların hepsinde bir melodram havası esiyor bayılacağım... Anacığım tek tek gelin yahu... Bu ne hırs... 2012'nin sonlarında melolar başarılı oldu diye mi böyle başladılar bilmiyorum. 2012 fantastik diziler yılı olarak hafızama kazınırken 2013 melodram yılı olur diye korkuyorum açıkçası. Çünkü her melodram iyi olmuyor, dahası bizim TV dizilerine benziyor. Bıkmışım lalesinden devrinde, yerinden gökünden aşkından, öyle bir geçemeyen zamanından... Beren Saat'li melodramlarda... Melodram antipatisi var bende... Yapmayın böyle...:))
Başmaya heves ettiğim dizilerin yanında bu aralar içimde uyanan bir başka canavar var. Bolly filmleri canavarı. Ben onu uykuya yattı sanmıştım aslında, arada bir uykulu gözlerle uyanır, bir film izlettir bana sonra geri dönerdi uykusuna... Ama şimdilerde uyandı ve ne kadar izlemek istedim film varsa hepsine yapışmak istiyor adeta...:D Öyle ki her an şu blogu Bolly Filmleri ile doldurabilirim. Yada diyorum Bolly Günlükleri açılışına mı soyunsam hemen...:D Ne de olsa izlediğim 157 film var. Anlat anlat bitmez. Hatta burayı direk terk mi etsem ne... Korktunuz dimi...
Bugün şımarıklığım fazlaca üstümde sanırım. Korkmayın buralardayım hala. Sevgili kardeşimle Pokemoncukları izliyorum bu ara, kısmet olursa size de bir özet geçerim artık Poke filmlerini... İzlediğim animeler, diziler, filmler var sizlere bahsetmek istediğim... Benden kurtulamazsınız kolay kolay yani...:))
Kardeşim geçenlerde Şimşek Macqueen izliyordu. Tokyo bölümde bir şarkı çalıyordu, çok tanıdık sözleri var. Bir dakika ama bu Korece yahu... Özellikle mi yaptılar yoksa cahilliklerinden mi bilmiyorum ama dikkatimi fazlaca dürttü benim...:))Sizlerle de paylaşmak istedim.:)
İşte böyle sevgili çingular... Yazdığım en uzun yazılardan biri oldu sanırım bu... içimde dökmedik birşey kalmadı sanırım. Ben bile dönüp tekrar okumayacağım, siz sona gelebildiniz mi bilemiyorum açıkçası.:D
HiLaLcim bu yazıyı özellikle sana hediye olsun diye yazdım ama
Ben geldiiiim~! :D
YanıtlaSilÖzlemişim seni unniciğim, çok eğlendim yazını okurken hgfjdss. Daha fazla kişisel yaz böyle sıkıldığında boşlama buraları :(
Sabrını tebrik ediyorum canım.:D
SilEğlenmene çok sevindim. Elimden geldiğince kendimi yazmaya zorluyorum bu ara...:))
Yaaa Kübra ablaaaa :* Çok güzel olmuş yazı çok çok beğendim teşekkürler :) Kursunun bitmesine ben sevindim açıkcası , seni buralarda sık görüceğimizin habercisi sanırım :D IU nun dizisini merak ettim ama bence de 50 bölüm çok fazla :) Devamı gelir inşallah ablacım , güzel güzel yazılarını bekliyorum canım bloggeriiiim :))
YanıtlaSilHediyemi beğendiğine çok sevindim canım. Bir ara işkence potansiyeli kazanmış olsa da yazı sabredebildiğine sevindim gerçekten.:))
SilKursumun bittiğine sizlerin sevineceğini tahmin etmiştim bende.:D İnşallah istediğimiz gibi daha sık yazabilirim. :))
IU'nun yaptığı her işte bir yamukluk var zaten bu ara. Hayırlısı olsun...:D
Yoo cidden ben her cümlesini tebessüble okudum , senin kaleminden olunca okunuyo ne olursa olsun :D İnşallah bloggerim inşallah :))
SilMerhabaa ^_^ bu blogunda ilk yorumum oluyor >.< Ki blogunu çok sevdiğimi söylemeliyim :) Çok içten ve samimi yazıyorsun :) Yazıların ne kadar uzun olursa olsun eğlenerek okuyorum :) Bende açık öğretimden okuyorum liseyi bilişim teknolojileri alanında. Seneye yüz yüze ders alıcam da matematik konusunda korkuyorum matematiğin iyi olması falan gerekiyormuş :/ Öyle mi? :) Bu arada kaç yaşında olduğunu bilmiyorum oyüzden nasıl hitap etmem gerektiği konusunda kararsızım :) Ben 15 yaşındayım :D yazıların devamını bekliyorum :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ebrar, güzel sözlerin için... Sıkmadan eğlendirebiliyorsam çok sevirim gerçekten. Ben genelde saçmaladığımı düşünüyorum çünkü.:)
SilBen 22 yaşındayım. Nasıl rahat edersen öyle hitap edebilirsin.:))
Ben lisede bilgisayarlı muhasebe, üniversite de işletme yönetimi finansman dalını okudum. Yani hiç alakam yok bilişim teknolojileri ile. Bilgisayarı sevdiğimden ve programları hızlı öğrendiğimden çevremdekilerin teşvikleri sonucu bir kursa katıldım sadece. Matematiği iyi olanların daha hızlı kavranıdığını bende duymuştum konuları ama bu bana kalsa merak işi. Eğer sen seviyorsan bilgisayarı, programlarla oynamayı, başarılı olursun diye düşünüyorum.:))
Bende bilgisayarla uğraşmayı seviyorum :D programları kurcalayarak öğreniyorum birşeyler :D Teşekkürler unnie :D
Silkorece kitabının yayını nedir acaba ve nerede bulabilirim?
YanıtlaSilBana hediye geldi.:) Lotus Yayınevi'ne ait kitap...
Sil