28 Aralık 2020 Pazartesi

Because This Is My First Life

            Herşeyin ertelendiği bugünlerde dizi izlemesek olmaz değil mi çingular.

           Dizimizde her ne kadar yaş insanların dünyasında önemli, hayvanlar için hergün aynı deselerde, (kısaca önenmsiz). Gerçekten biz düşünen hayvanlar için çok önemli... Yaşadıkça, kırıldıkça, yaşımız artıkça duygularımızda değişiyor. 20'lerinde herşeyi bildiğini zannedenler, gururla bilmişlik taslayanlar, 30'larına gelince hiç bir şey bilmiyor. Doğru olan ne, yanlış olan ne bilmeden yaşıyoruz hayatımızı. Kendimize duyduğumuz özgüven; zamanında rüzgarında belirginliğini yitirebiliyor bazen.
Yüzyıllardır süre gelen zamanın gelenekleri yorabiliyor yüreklerimizi; geri kalsak da, beklenen yolda ilerlese de fark etmiyor.

           Eskiden daha çok hareketli dizileri severdim. Şimdi durağan, hayatın içerisinden dizileri daha çok seviyorum sanırım. Sanki kendimize bir ayna gibi diziler.
          İlk Kore Dizisi izleme nedenimde buydu:
Hayattan dersler alıyoruz.
Bize benzeyen karakterler ile kendimize dışarıdan bakma fırsatı yakalıyoruz.
Sadece hayal ürünü demek çok yanlış bu yüzden oyun, oyunculuk, dizi, sinema sektörüne.
          Hayatı güzelleştiren şey ayrıntılardır. Dizilerdeki ayrıntıları yakalamayı seviyorum. Kitap okumak kadar keyifli... Kitap okumak kelime dağarcığımızı geliştiriyor, ufkumuzu açıyor, hayal dünyamızı büyütüyor. Edebi bir dizi izlemek , bir film izlemenin insana kattığı değer bambaşka...
Kendiniz için başkalarını anlamak için izlemeli, hayali değil gerçekleri tartmanızı sağlıyor.
Hayal dünyanız gelişmiyor ama başkalarını değerlendirmek için anlamak için çok önemli.
Bir bakış, minik bir konuda geçen anlamsız bir cümlenin; insanın duygu ve düşüncelerini nasıl anlayabileceğimizi öğretiyor bana.

İşte Because My First Life dizisi benim için öyle bir dizi oldu. 


          Genelde insanların bencilliklerine şahit oluyoruz bu devirde.
Çoğu dizi gibi; özellikle kötü karakterleri olan, sadece kendini düşünen insanları anlatan yapımlardan çok farklı bu dizi.
          Hayatta sevdiklerini mutlu etmek için kendine haksızlık eden yığınla insanların hayatından bir dizi bu.
          Hata yapabiliriz çünkü bu ilk hayatımız. Hepimiz ilk kez yaşıyor bu hayatı. 

          Kimse 30'larına geldiğinden neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmediğini fark ediyor.
Yılmışlıkların verdikleri bir yanda, gerçekleşmesini beklediğimiz hedefler bir yanda... Arada sıkışıp kalmanın getirdiği stres ile cevabını bilmediğimiz o anları; kısaca 30'lu yaşına gelmiş insanların hikayelerini anlatıyor bu dizi.
          Hayal dünyasını geriye, kırıkları ile bırakmaya başladığımız; pembe gözlükleri sıyırıp gerçekler ile yüzleştiğimiz o anları anlatıyor dizimiz.

Evlilik kurumu, insan ilişkileri üzerinden anlatıyor üstelik.

          Belki de bir çoklarına sıradan gelebilecek bu diziyi ben çok gerçekçi buldum ve anlayacağız üzere çok sevdim. 

         Para ile yönetilen kapitalist dünyada; düşünmeden hareket etmemize sebep olan paradan daha üstün olan şeyin insan duyguları olduğunu görmek, hala bunu görebilmek çok güzel her şeyden önce.

         Bir yanda hiç ilgisi olmayan iki insanın; yaşam idame ettirebilmek uğruna girdikleri yol; geleneksel yöntemi gençlerin eleştirdiğini söylemelerine rağmen kader ve bağın güzelliklerini anlatan bir dizi olması da hoş bir ironi.

        Bir diğer yanda en güzel yıllarını birbiri ile harcayan çiftin uzun süren yollarındaki ayrışmaları ve bocalamalarını anlatıyor dizimiz yan çiftler ile.

        Kalp kırıklığı ile yollarını ayıran insanların; yıllarca birbirlerinin akıllarına düştükçe "bir gün karşılaşır mıyız?" ümitsizliği ile, karşılaşma anını akıllarında 1000'lerce kez prova etmiş insanlar... O büyük an geldiğinde şaşkınlıkla hiç bir şey demeden gayet sıradan cümlelerle o özel anı sıradanlaştırabildiğini de anlatıyor aynı zamanda. 


        Kadınların toplumdaki yerini; insani olmayan yabancı bakışlar ile iş hayatındaki ve ev hayatındaki zorluklarından da bahsediyor.

        Ve tüm zorluklara katlanan çalışanların; son noktasına gelmiş olmalarına rağmen çalışmak zorunda oluşları... Haklarını arayamadan, hiç bir şey yapmadan olayların üstünü kapatmak zorunda oluşları ve bunun için kendilerine yaptıkları baskıları da anlatıyor.

        Eleştirmeden cümlelere dökmeden durumların sahnelerini izleterek anlatıyor sadece.
İşte dizi izlemek bu yüzden güzel... binlerce cümle olmadan sessizce de anlatılabiliyor bir şeyler. Tv insanı aptallaştırır! Tamamen saçmalık bir cümle...
İzlemeyi bilmek lazım. Doğruyu izlemek lazım... Sorgulayarak öğrenerek...

         Ama en önemlisi her karakter sevdiklerini daha mutlu edebilmek adına kendine eziyet edebildiğini anlatıyor. Ailesi uğruna kendi hayatından da vazgeçebiliyor yeri geliyor insan.
        Onları mutlu etmek için kendimizi mutsuz ettiğimiz bu dünyada bizim mutsuzluğumuzun onların mutluluğuna engel olduğunu göremiyoruz bazen. Böyle bir kısır döngü sevgi ve mutluluk.

        Ben hikayelerin çoğunda kendimi buldum. Yapmak zorunda olduğumuz işimizden istifa edip yeni bir hayata başlamanın duygusu da dahil.
Bu yüzden bir nefes alma penceresi açtı bana dizi adeta. Kendi hikayelerimi buldum her anında sanki.
"Aaa bunları yaşamam normal demek ki. Herkes yaşıyor bu yaşlarda demek ki bu duygu karmaşalarını, sıkılmışlıkları..." diye düşünmeme sebep oldu. İçin için ferahlattı da gibi.
Kendi dertlerimizle boğuşurken, herkesten farklı olduğumuzu sandığımız anlarda herkes gibi olduğumuzu hissettiren ve rahatlatan bir pencere açıyor dizi.

            "30'lu yaşlara başlamak ve yaşamak gerçeklere daha yaklaşmak demek aynı zamanda" hissi o yaşa varmış bizlerin bu diziden alabileceği en net his olsa gerek...

           Kısacası bence diziyi izleyin. Çok güzel edebi bir dil ile yazılmış senaryo. Oyuncularda çok güzel oynamış ama senaryo çok kaliteli, mutlaka izlenmesi gereken bir yapım.

Çünkü; bu hayatımız ilk...





Adı: 이번 생은 처음이라 / Ibeon Saeng-eun Cheo-eumira
Diğer Adı: This Life is Our First
Tür: Dram, Romantik, Komedi
Bölüm Sayısı: 16
Yayınlandığı Kanal: TvN
Yayınlandığı Tarihler: 09.10.2017 - 28.11.2017
Yayınlandığı Günler: Pazartesi - Salı 21:30

*Ek Bilgi: Dizi bir Japon manga uyarlaması: 2012 - 2020 yılları arasında yayınlanan Nigeru wa Haji da ga Yaku ni Tatsu adlı manga; 2016 yılında aynı isim ile 11 bölümlük JDrama olarak uyarlanmış. Bir yıl sonra ise KDrama uyarlaması yapılmış. 

Oyuncular:




  • Kim Min Gyu / Yoon Bok Nam


  • Lee Chung Ah as Go Jung Min


OST: 

1. Star Figure 별 그림 UJi (유지)
2. Everyday - Han Hae Bin/Gugudan
3. I Want To Love - 사랑하고 싶게 돼 MeloMance
4. Marriage 결혼 - MoonMoon (문문)
5. This Life - Moon Sung Nam (문성남)
6. Shelter - Song Hee Jin (송희진) feat. Lee Yo Han (이요한) (OFA)
7. Tomorrow - Ryu Ji Hyun
8. Can't Go 갈 수가 없어 - Ben
9. Because You're Here 그대가 있어서 - Jung So Min
10. Two Rooms
11. Star Billy 
12. Live Actually
13. Welcome 
14. Star Picture Strings 
15. Jungle Gym 
16. Halfway 
17. Loner 
18. Star Game 
19. Red Cloud
20. By Chance 
21. Some Where 
22. Odd Neighbor
23. Fall
24. Wake
25. Star Swing 
26. Fresh Horror 
27. Empty Brain
28. Once Again 

Aslında ben bu yazıyı bu senenin baharında yazmıştım
 ama düzenleyip paylaşmak bugüne kısmet oldu... 












2 yorum:

  1. O kadar doğru ki yazdıkların. İnsan otuzu görünce vazgeçilmez sandığı pek çok şeyin aslında o kadar da vazgeçilmez olmadığını, ne istediğini bilmese bile az çok neyi istemediğini fark ediyor. Daha sakin bir hayat arzuluyor. Diziyi listeme ekliyorum. Eline sağlık 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Umarım benim kadar seversin diziyi.😊

      Sil