22 Aralık 2020 Salı

Death Parade

           Death Note izlerken mükemmel zekasına dayanamayan ben; Vampire Kinght mangasına güzel bir yatırım yapıp da anlamadığım finali çözmeye çalışırken, 2.serisinin çıktığını öğrenen ben; bunların sonucunda Kamisama Hajimashita'yı özlediğimi fark edip, onun gibi yokai'li bir yapım arayıp, tesadüfen bulduğum bir anime ile karşınızdayım çingular. 


          İlk kez bir mangası, bir oyunu olmayan yani bir uyarlama olmayan anime izledim sanırım. 

2013 mart ayında 25 dakikalık tek bölüm olarak yapılan mini anime Death Billiards ismi ile yayınlanmış tv'de. Daha sonra 2015 yılında Death Parade isimli 12 bölümlük bir anime yapmışlar.

Ben ilk 12 bölümlük animeden başladım tüm bu bilgilerden habersiz elbette. 

            İlk bölüm inanılmaz bağlayıcıydı. İnanılmaz akıcı, düşündürücü, sorgulayıcı, egzantirik, gerilim dolu, akıl, algı oyunları ile ilgi çekici. Diğer bölümleri de çok başarılı buldum ama ilk bölümün havası hiç birinde yoktu. 

           Animenin konusuna gelince; ölüm hakemleri olarak adlandırılan -sözüm ona duyguları olmayan-varlıkların ölümden sonra insanların gitmesi gerektiği yere karar vermek için meftalar ile oyun oynamaları üzerine kurulu. Amaç ruhun karanlık tarafını ortaya çıkarmak. 

           Tabi bunun yanında karakterleri tanıyoruz, gizemleri çözmeye çalışıyoruz. 12 bölümde tüm bunları yapmak imkansız olduğu için yeni sezonlar gelirse izlenir bence diye düşünüyor insan ama aradan da 5 yıl geçmiş hani. 

          Ölüm bir sonuç ama sebepleri farklı olabiliyor. Kimi kazadan, kimi cinayetten, kimi intiharla ölebiliyor. Sebep ne olursa olsun getirdiği sonuç, farkındalık tek bölümlük karakterde çok derin işlenmiş. Çizim karakterlerinin ekrana bu kadar duygu aktarabilmesi anime dünyasının olağanüstü başarısını ortaya koyuyor bir kez daha. 

          Özellikle intihar eden sayısının yüksek olduğu Japonya'da intihar ile gelen karakterlerin ne kadar yanlış, avare bir karar verdiklerini göstermek için ekrana aktarılan pişmanlık duygusu muazzam. Tabi ki kendi ile çelişip intihar eden iki insanın da reenkarnasyona gönderilmesi bir o kadar yanlış bir yönlendirme. 

          Dünya'da binlerce çaresizlik var, binlerce adaletsizlik, eşitsizlik... Kalp kırıklıkları, zorluklar ama hepsinden beteri ölüm, devamsızlık, son ve sonun getirisi hesap verme durumu... Asıl insanlığın korkması, düşünmesi gereken, iç muhasebeyi her daim aklımda tutması gerektiğini hatırlatan güzel bir mesajı var animenin.

          Tabi ki işleniş olarak bizim inanç ve kültürümüzü zıt bir yerden konuyu ele alsa da dünyada herkes farklı dili konuşmasına rağmen, birbirini anlamamasına rağmen, farklı idealleri, farklı ideolojileri varken herkesin aynı duygulara sahip olması, duyguların dünyanın ortak dili olması çok doğru bir tespit. 

          Onların inandığı gibi reenkarnasyon yada boşlukta yok olmak diye bir şey yok. Ve ölümden sonra hesap vermek onların işlediği gibi kişi beyanı ile değil "sade ve sadece gerçekler ile yaşanacak ve yalnızca gerçekler üzerinden hüküm alması her insan oğlunun"bilgisine sahip bir kul olma hali insana bir şükür getirecektir diye düşünmekteyim ayrıca izlerken. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder