28 Şubat 2019 Perşembe

The Last Empress

Dikkat!: Yazı baştan sona spoiler içerir.

           Güney Kore'nin son dönemde popülaritesi yüksek olan ve yakın zamanda final vermiş dizisi; Son İmparatoriçe...

          Başrollerini Jang Nara, Choi Jin Hyuk ve Shin Sung Rok'un paylaştığı SBS'in güzel reytingler alan entrika dizisi.
          Dizinin türünde fantezi ibaresi yer alıyor. Çünkü bugün demokratik bir yönetim biçimi ile yönetilen Güney Kore'de eğer imparatorluk devam etseydi alternatifi üzerinden bir teması var. İzlediğimiz tarihi dizilerin modern dönemlerde geçen bir kurgusu kısaca dizimiz. Tarihi dizilerden daha fazla entrika içeriyor dizi desem inanın abartmış olmam.
Mantık hatalarının insan boyunu aşmasına rağmen, yazarın bir türlü karakterler arası dengeyi oturtamamasına rağmen, heyecan ile her hafta bize kendini izletmeyi başarmış bir dizi. Tabi ki oyuncuların başarısı dizinin başarılı olmasındaki en önemli etken.
             Dizinin başlamadan popüler olmasının ve merakla beklenmesinin en önemli sebebi Jang Nara ve Choi Jin Hyuk idi. Fated to Love You (2014)'den sonra tekrar aynı projede görebilme mutluluğu fanları için tarifsizdi. Tabi hiç bir şey göründüğü gibi olmuyor bu hayatta.

          Jang Na Ra saf masum bir aşığı; Oh Sunny 'yi canlandırıyor önceleri. Hayranı olduğu, yıllarca peşinde dolandığı biricik aşkı Kral Lee Hyuk ile mucizevi bir şekilde evlenmesi ile hayatı değişiyor sonra. Hikaye ilerledikçe masum saf temiz aşığımız dünyanın ne kadar kirli bir yer olduğunu öğreniyor ve kirleri temizlemek için elinden geleni yapmaya başlıyor.

          Choi Jin Hyuk ssi intikam için yanıp tutuşan sinirli ama iyi yürekli, masum köylü Na Wang Shik karakterine hayat veriyor" demek isterdim ama şişko Na Wang Shik'in estetiksiz mükemmel yakışıklı Choi Jin Hyuk ssi'ye dönüşümünü hala kabullenebilmiş değilim.
Bu sahnede prensesin tepkisi biz fanları tepsini yalnız...


 Neyse efendim Choi Jin Hyuk ssi bir çok tehlikeli sahne çekimi yapıyor, çok çalışıyor. Dizinin tanıtım etkinliğinde kaşında kocaman bir bantla kameraların karşısına çıkıyor ve öğreniyoruz adamın kaşına 30 dikiş atılmış. O güzelim yüz...
O güzelim yüz zaten dizi boyunca hiç gülmedi. İnsanın içinde çiçekler açtıran o gülümsemeyi görememek dizide fanlar için en zor şeydi diyebiliriz sanırım.


           Dizimiz sevildiği için uzatılan nadir dizilerden. İşin özünde final sadece bir hafta geciktirildi ama işin arka planında izleyicilerin cevaplanmasını beklediği soru işaretleri var.
           Dizinin başrolü Choi Jin Hyuk; dizinin uzayan bölümlerinde yok. Sebebi kamu oyuna yurt dışında yapılmış farklı bir proje anlaşması olarak açıklansa da, şüphelenmemek elde değil. Çünkü ortaya sunulan bahaneden başka bir şey değilmiş gibi geliyor insana.
Üstelik zorlu çekimler yüzünden Choi Jin Hyuk ssi'nin kaşına 30 dikiş atıldığını düşününce insan, oyuncuya büyük bir haksızlık yapıldığı hissine kapılmamak elde değil. Yine de dediğimiz gibi şuan gerçek sebepleri bilmemiz imkansız.
           Bu gerçeklik yüzünden dizinin finaline konsantre olamadık tabiki. Çünkü aylardır izlediğimiz, taraf tuttuğumuz karakterin; hiç bir mantıklı sonuca ulaşamadan sahneden silinişini izlemek seyircide hayal kırıklığı yaratıyor. Bu gerçekliği görmezden gelirsek, final yinede başarılı. Oyuncunun diziden çıkışı ile aceleye getirilmiş olabileceğini düşünürsek, heyecan dolu yazılmış olmasını başarı kabul etmek gerek diye düşünüyorum. Yani demem o ki final saçma değil, Choi Jin Hyuk ssi'nin finalde olmaması, başrol olduğu halde olmaması, sindiremediğimiz şey sadece.
          Böylece dizimiz bu olayla kendi sonuna damga vurarak kendi çapında drama tarihine geçmiş oldu.

          İnanırım ki her dizide kötüler bize bir şeyler anlatmak için varlar. İzlerken nefret ediyorsunuz, kızıyorsunuz, öldürmek istiyorsunuz, yenilsin diye bekliyorsunuz ama asıl dersi, anlayanlara o karakterler veriyor. İşte Kral Lee Hyuk benim için öyle bir karakterdi. Senarist her ne kadar bir psikopat, bir sevimli edalarıyla kafamızı karıştırıyor diye düşünsek de; zayıf karakterli insanların nasıl çekildikleri yöne doğru gittiğini anlatıyordu. Kötüydü Lee Hyuk çünkü iradesi gelişmemiş zayıf bir insandı. Yetiştirilememişti; doğru şekilde yetiştirilememiş ebeveynleri tarafında. Evet anne babası kötüydü, çünkü onları da aileleri yetiştirememişti.
Mezardan kaçmış zombi kılığı...:D
Çürümüşlük izlediğim onca diziden sonra bence her kraliyet ailesinde kendini gösteriyor. Güç insanı canileştiriyor, aç gözünü daha da doyumsuz hale getiriyor. Yine de yazar bize Lee Hyuk karakterini o kadar çok anlattı ki, yaşadığı zor hayata; her daim içimizde bir parça acıdı ona.

           Dizinin gerçek kötüsü Seo Kang Hee ile Ana Kraliçe idi aslında. Ama bence ana kraliçe akıl hastasıydı. Bir noktadan sonra açgözlülüğü onu akıl hastası yapmış. O kadın vicdanını değil aklını kaybetmiş gibiydi hal ve hareketleri ile. Hayatını kötülükle idame ettirmiş, sadece ben diyerek kendi evlatlarını bile önemsemeyen bir insan haline gelmesi, bir canavara dönüşmesini izledik bölüm bölüm. Ben en çok onun ceza çekmesini bekledim dizi boyu. Süründüğü zamanları görmek için final gelsin istedim hemen. Ki yine de süründüğünü görmedik çünkü kadın akıl hastası.

             Seo Kang Hee dizide hiç beklediğimiz bir anda her işin içinden çıkan pis kötü olarak sinsiliği ile bizi sinirden sinire gark eden bir başka karakter oldu. Ana Kraliçe ile ikisi o kadar yüzsüzdü ki kendi evlatlarına güç için yaptıkları asla affedilmezdi. Annelerin yüz karası olarak kendilerini gösterdiler.


           Min Yu Ra dizide bizi sinirlerden sinirlere gark eden bir başka kötü karakterdi. Kan susturdu resmen bize, o kadar adi o kadar iki yüzlü o kadar karaktersizdi ki... Kendisine annelik eden kadına yaptıkları, yaptırdıkları yetmemiş gibi, bir de her şeyin sebebi intikam için diye döndü ya olay... İtiraf edelim çok sahte olmuştu Min Yu Ra'nın gelgitleri. Hele final; herkes yaptıkları kötülüklerin bedelini bir şekilde öderken, Min Yura'ya ödül niyetinde yazılmış bir finaldi. Yura neden cezasız kaldı. Gerçi Lee Hyuk ile Na Wang Shik yanık derilerini soydururken iyi işkence ettirdiler ama...

          Sonunda en çok üzüldüğüm karakter kesinlikle Ah Ri oldu. Çocuk oyuncumuzun çok başarılı olduğunu söylemek istiyorum öncelikle. Döktüğü göz yaşları beni gerçekten çok üzdü. Sürekli kullanılmaya çalışılan zavallı miniğimizin lafları bizim söylemek istediklerimizdi çoğu zaman. Ve bu hikayeden en zararlı Ah Ri çıktı. "Berbat ailesi, hafızasında en büyük yara olacak ömür boyu " düşüncesi dizinin finalindeki en duygusal mesajdı bence.
Özellikle buradaki ağlaması, korkusu, yakarışı yüreklere dokunmayacak gibi değildi.

           Diziyi takibimizden çıkaramamamızın tek sebebi entrikalarının nereye varacağı merakı değildi elbette. Dizinin çok komik sahneleri de vardı. Lee Hyuk'un karısını kıskanmaya başlaması bir çok izleyici için eleştiri hedefi haline gelmiş olsa da ben işin eğlence tarafındayım. Ve iyi ki o sahneler vardı diyorum.

 

          Beklenen çiftimizin romantik sahneleri de olsun istedik ama hikaye gereği pek mümkün olmadı... Yinede elimizde çok tatlı bir dans sahnesi var. O bize yeter. Na Wang Shik'in Oh Sunny'yi koruması, bakışları bize yeter ne yapalım. Gelecek projelerde görüşmek umuduyla...:)


          Dizinin zaman zaman kendini tekrar eden noktaları da vardı. Mesela her cinayetin Oh Sunny'nin üstüne kalarak biten bölümler gibi. Tabi ki bu ana kraliçenin Sunny'den kurtulma planlarından bir seçenekti sadece. Bu kurtulma komplolarından biri çok tanıdıktı aslında. Prenses Daina'yı bilir misin? Bilmiyorsanız imsalini izledik bir sahnede. Kraliçe Oh Sunny ile Chun Woo Bin için planlanan paparazilerin takibi ile ölüm süsü aynı Lady Diana'nın ölümüne benziyordu. 

           Choi Jin Hyuk ssi'nin bir önceki projesi Devilish Joy dizisini izleyenler bu sahnede gülümsemeden kendilerini alamadılar. Güzel bir ironiydi kendisine işkence eden teyzesinin yine yardımına koşması...
            Lee Hyuk gerçekten zayıf bir karakterdi ama hayatı boyuncu kimseye güvenememiş, hep sırtından vurulmuş, hep bir şeylere zorlanmış bir insandı. Chun Woo Bin'in Na Wang Shik olduğunu öğrendiğindeki yaşadığı hayal kırıklığı onun için en güzel cezaydı aslında. Birbirlerine silah çektikleri kilit noktasında Na Wang Shik'in aklında annesinin ölümü, sevdiği kadını çalması geçerken, onun gözlerinin önünden güven dolu dakikaları geçiyordu. Bir nevi ihanete uğramıştı. Hak ediyordu o ayrı ama...:D

Bu dizinin en mantıksız sahnesi... Olmadı yani. Ölümüne yakın insanlara bir iyilik hali nail oluyormuş ya Lee Hyuk' a da gelen bu cesaret ondan kaynaklandı diyip  mantıksal çerçevelere oturtmak istesem de oturtamıyorum arkadaş. O zaman o da Min Yura gibi biraz daha ortalarda yön değiştirseydi ne bilim.:D
         Sonuç itibariyle tam haftalık izlenecek bir diziydi. Heyecan her zaman doruktaydı. İki bölümden fazlası insana kesinlikle ağır geliyordu. Hele finale 2 hafta kala yayınlanan tek bölümde "ulan bitsin bu dizi artık" diye isyan ettim. Merak etmek bir yandan, kötülerin azıtmasına sabretmek bir yandan... Zor diziydi, güzel diziydi, senaryodan çok tüm kadro; karakterlerini çok başarılı şekilde koydu ortaya. Yeni projelerde görüşmek üzere o zaman...:)


Adı: 황후의 품격 / Hwanghuui Pumgyeok
Tür: Dram, fantazi, gizem, romantik,
Bölüm Sayısı: 52 (26)
Yayınlandığı Kanal: SBS
Yayın Tarihleri: 21.11.2018 - 21.02.2019
Yayınlandığı Günler: Çarşamba - Perşembe 22:00 (İki bölüm arka arkaya)

Oyuncular:
  • Jang Na Ra / Oh Sunny
  • Choi Jin Hyuk / Chun Woo Bin - Na Wang Shik

  • Shin Sung Rok / Lee Hyuk

  • Lee Elliya / Min Yoo Ra
  • Shin Eun Kyung / Ana Kraliçe 


OST:
1. What Would It Be 어땠을까 (Nasıl olurdu) - Jang Duk Chul 장덕철
2. Not Over 끝이 아니길 (Son Değil) - Gaho 가호
3. Can You Hear Me 마음을 전하면 (Kalbimi ararsan) - Kei
4. Low Voice 낮은 목소리 ( Düşük ses) - Park Ji Min 박지민
5. Only One Day 단 하루만 (Sadece bir gün) - Seo Ji Ahn 서지안
6. Open Ending - Ki Ryun 기련

25 Şubat 2019 Pazartesi

Yeni Başlayan Diziler: Neler izlesek?

         Zaman su gibi akıp giden bir kavram. Yeni yılın ilk ayı bitti, ikinci ayı bile bitmek üzere.
Yeni dramalar da akıp gitmekte Kore Kanalları'nda. 
Sizler de dizi izlemek istiyor ama hangisini izleyeceğinize karar veremiyor musunuz?
Konusunu okudunuz, size hitap etmedi ama oyuncu kadrosunun güzelliğinden "izlenmeli mi" acaba tereddütü mü yaşıyorsunuz?
Ya da
Konu ilginizi acayip geçti ama oyuncuları tanımıyorum, sıkılır mıyım korkusu mu yaşıyorsunuz? 
O zaman bu yazı tam sizlere göre...


Romance Is A Bonus Book 

Aslında sadece bu dizi için bir izleyin yazısı yazmayı bile düşündüm.


          Öncelikle konusunu okuyunca hiç cezbetmiyor insanı söylemek istiyorum. Konusu o kadar sıkıcı geliyor ki insana. İzlerken de sıkılırım diye düşünüyorsunuz. Konu izleyiciyi resmen itiyor. 

           Drama tarihinde bir numara dizim yıllardır 49 Days ise bu tahtı en çok zorlayan dizi kesinlikle W idi. Lee Jong Suk W gibi bir proje de yer aldıktan sonra böyle sıradan bir dizide yer almamalı, kendi kariyerine darbe vurmak bu resmen diye düşündüm. Ama böyle bir hatayı kendisi yapsa bile şirketi yapmaz fikri ile özel bir şeyler olmalı bu dizide sonucuna vardım. Diziyi denemeye karar verdim sıkılırsam yarım bırakırım teşviki ile...
          İlk bölüm gerçekten sıkıcıydı. Bazı sahneleri atlayarak izledim. Ama ilk bölüm olur öyle şeyler dedim ve diğer bölümlere şans vermeliyim diye devam ettim. İzlediğim hafta ilk 4 bölüm yayınlanmıştı. Ve 4. bölüm sonundaki duygularım:
Koreantürk de yaptığım yorum olur kendileri...


            Gördüğünüz üzere sıkılarak istemeyerek başladığım diziyi çok sevdim. Özel bir havası var dizinin. Sıradan bir noona aşkı değil kesinlikle. Çok güzel anlamların duyguların yüklendiği bir yapım. Her geçen hafta-bölüm diğer karakteri de severek sahipleniyorsunuz diziyi benden söylemesi. Arka plandaki karakterlerin hikayeleri de çok şeyler anlatıyor. Hayattan bir parça hepsi ve eminim özellikle belli bir yaşa gelmiş insanlar, 30'larına yaklaşan gelen geçen kesim özellikle kendinden bir parça bulabilir karakterlerde...
          Dizi bir webtoon uyarlaması. Son dönem webtoon uyarlamaları pek moda zaten. İyi ki de moda ben seviyorum webtoonları. 

          Dizinin başrollerini Lee Jong Suk ile Won Bin eşi  Lee Na Young ssi paylaşıyor. İlk bölüme aldanıp hemen vazgeçmeyin sıkın dişinizi. Garanti veriyorum. 4. bölümden sonra zaman nasıl geçiyor anlayamayacaksınız bile. O kadar akıcı, eğlenceli ve duygu yüklü ki... Mutlaka izleyin....


Legal High:

          Jin Goo ssi'nin komedi yapacağını duymak beni yeteri kadar sevindirmiş ve izleme isteğimi uyandırmıştı zaten. Üstüne Japonya'da çok tutulan bir kara mizah olduğunu duymak; beklentimi daha da üst seviyelere çıkardı ve ilk bölümün yayınlanmasını heyecan ile bekledim. 
            İzledim ve ne yazık ki biraz hayal kırıklığına uğradım. Adam çok iyi oynuyordu ama ben hiç gülmedim neden? Sıkılmıştım da izlerken hemde, o kadar hızlı konuşup konuştuklarını bırakın anlamayı, altyazıyı bile okuyamayacak kadar hızlı konuşmasına rağmen sıkılmıştım. 
2. bölüm biraz kendini toplamış olmasına rağmen yinede beklediğim performansı henüz alabilmiş değilim diziden. 
         Tabi dizide çatlak dolu. Bir Japon uyarlaması olduğu belli. İlerledikçe seveceğimi düşünüyorum. Avukat ve yardımcısı amca karakterleri için izlemeye değer bir dizi en azından.




Spring Turns to Spring:

MBC'nin Çarşamba - Perşembe günleri yayınlanan dizisi.
          Öncelikle konusu çok güzel. Ruh değişimlerinin aksine beden değişimi söz konusu olan fantastik bir yapım. Emekli olmuş saf masum bir dizi oyuncusu ve hırslı, pis, çirkef bir haber spikerinin bedenleri bilimsel bir deney ilacı yüzünden yer değiştiriyor. Birbirine iki zıt insanın zamanı, yeri, sebebi belli olmaksızın yer değiştiren bedenleri... Düşünün banyo yapıyorsunuz sıcacık küvetinizde, o da nesi bir kaşıntı ve hapşırık ile bedeniniz bambaşka bir insanınkine benziyor. Boyunuz, kilonuz, saçınız, gözünüz, kaşınız... Hadi evdekilere açıkla bunu...
          Konusu bile eğlendiriyor ama ne yazık ki ben diziyi izlerken çok sıkılıyorum. Oyuncular özellikle Uhm Ji Won rolünü çok başarılı bir performans ile sergiliyor ama nasıl desem eğlencesi yok dizinin. Tam kahkahalara gömülmelik bir konu ama ben henüz o şekilde hiç gülmedim. 3. bölümden sonra izlemek istemedim. 3'ü zor izledim hatta.
Oysa yönetmen prodüksiyon da çok özenli çalışıyor ayrıntılar konusunda ama bilemiyorum devam eder miyim...

Haechi:

          Sırf şu yazıyı yazmak için izledim desem ve iyi ki başladım desem abartmış olmam herhalde.
Gerçekten başarılı bir yapım. Tarihi diziler ile miladi başlamış bir izleyici olarak, çok tarihi dizi izlememe rağmen çok şey öğrenmişim fark ettim. Bu konuda Kore Dizileri'ne gıpta ediyorum. Kurgulanmış hikayelerde olsalar izlerken insan Kore Tarihi okumuş gibi oluyor. Zaten izlerken oluşan merak araştırmaya itiyor insanı. O yüzden izledikçe öğreniyorsunuz.
          Öncelikle yıllardır cariyeleri ile diziden diziye konu olan Kral Sukjong'un Jang Ok Jung da gençliğini Yoo Ah In ile, Dong Yi de olgunluk yıllarını Ji Jin Hee ile, Haechi de ise son zamanlarını Kim Gab Soo ile izliyoruz. Ama dizimiz Yi San'ın dedesi olan Kral'ı anlatıyor. Kendisi alt seviyeden kadının oğlu olarak damgalanmış prensimiz bizim sevdiğimiz Dong Yi'nin oğlu yani. Aynı zamanda Joseon Tarihi'nin en gizemli olaylarından biri olan Prens Sado'nun babası... dın dın diye nasıl da dizilerle bağlantı kuruyor zihnim bende hayret ettim resmen.:D Zaten dizinin yazarı da Dong Yi ve Yi San dizilerinin yazarı aynı zamanda. Zihnimde hikayelerin canlanması çok da tesadüfü bir şey değil aslında.
           Tabi ki dizi de asıl anlatılmak istenen Haechi... Haechi adaleti sağlayan efsanevi bir hayvanın adı. Ve bu efsanevi yaratığı yozlaştırılmaya çalışılan ülkede kendine örnek alıp benimseyen adalet güçlerini anlatıyor. Ve asıl önemli olan nokta dizinin başında bir uyarı var: "Bu dizi tarihsel gerçekliklere dayandırılarak hazırlanmıştır." İnsanın izledikçe izleyesi geliyor bu yüzden.
Yani demem o ki ben sevdim, gelin beraber izleyip, yorumlaşalım Koreanturk de...:D


The Light in Your Eyes:
          Beklediğimin çok üstünde bir yapım. Daha melodram tarzında olur, sıkılırım sanıyordum ama yanıldım. Sevdim diziyi. İzlemek isteyenlere tavsiye ederim. Romantizm bulmak dizide çok zor olacak ama yer yer eğleneceksiniz garanti veriyorum. Ve tahmin edilir olduğu gibi gözleriniz dolacak, duygusal anlar yaşayacaksınız. Han Ji Min ile Nam Joo Hyuk beklenmedik biçimde uyum sağlamışlar birbirlerine. Bir ara ne güzel bakıyor bu çocuk, nasıl doğal oynuyor diye övesim geldi. Han Ji Min'i severim ben zaten. Yıllardır oyunculuğunu severek takip ettiğim bir isim.
Biraz spoil olacak ama; söylemezsem içimde kalacak. Dizinin kilit noktası olay sonucu yıllarından vazgeçmesi ile ben gurur duydum. Kendinin de söylediği gibi, gerçekten yaptığına değer bir hareketti. Keşke hepimizin elinde bunu yapma şansı olsa...

         12 bölüm zaten. Başaralı bir hikaye olacağını şimdiden anladım ben. Tavsiyem kesinlikle.





The Fiery Priest:

          Sırf KimNam Gil için izlemeye başladığım bir yapım. Ama Chief Kim'in yazarının kaleminden çıktığını öğrenince dizinin gözümdeki değeri değişti. İlk iki bölümde yer yer sıkılmış olsam da, kara mizah türünde ilerlediği için de çok başarılı ve seveceğim bir yapım olacağını düşünüyorum.
          Yazarın Kim Kacang yazarı olduğunu öğrendikten sonra tam da onun tarzında bir dizi olduğunu fark ettim. Bir kendini kötülere satmış iyi yürekli 2. başrol  var ki bu sefer ki kadın; -geçen sen bol bromance izledik. Bu sefer romantik komedi izleyeceğiz sanırım. Yine de ben Bromence tercih ederim. -
          Yozlaşmış bir şirketten yozlaşmış bir devlete geçmiş bu sefer yazarımız. İlk iki bölüm giriş olduğundan sizi sıkacakmış hissi verse de; sinirli baş karakterimizin ardında sakladığı hüzün ile sizinde içiniz yanacak ve bence ilerleyen bölümlerde kötüleri yenmesini heyecan ile takip edeceğiz.
          Lee Honey sanırım estetik yaptırmış dudaklarına, Rahatsız edici şekilde kocaman bir ağzı var. Karakteri de çok kaba pek yakıştıramadım kendisine ama bakalım. Gelecek için diziden çok umutluyum yinede. Çünkü kara mizah seviyorum...:)
          Bu da ilk bölümden sevdiğim şahane bir replik...


Touch Your Heart:


          Bu yılın en çok beklenen dizilerinden biri Touch Your Heart. Başrollerin kimyası için bile izlemeye değer bir yapım olduğu için düşünmeden izleyeceğim bir yapımdı zaten. Üstüne webtoon uyarlaması olması sebebiyle daha da izlenmeli hevesi oluşturuyordu benim için. Ve ilk bölümden beni yakalayan nadir yapımlardan biri oldu. Herşeyden önce çok eğleniyorum izlerken, ileri de daha güzel yanlarını izleyeceğiz diye düşünmelerdeyim. Daha çok romantik komedi tadında ilerliyor dizi şimdilik...
          Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Gerçi daha 3 bölüm izledim ben ama...:)
          Bu arada dizide en çok Shim Hyung Tak ssi'yi gördüğüme sevindim. Let's Eat'ın ilk sezondaki çatlak avukatımız geri döndü. Daha çatlak bir modda hemde...

İzlemek istediklerimden bir Item'i izleyemedim.
 O da duyduğuma göre çok criminal tarzındaymış. 
The Last Empress bittirmeden başlayamam. 
Ki haftalık takip listem fark etmiş olduğunuz gibi 7'ye çıktı. 
Hafta 7 gün 8. diziyi nereye sıkıştırsam....

21 Şubat 2019 Perşembe

2018'in En İyi KDramaları Anket Sonuçları

          K'ore Günlükleri 8 yıl önce 05 Şubat 2011 tarihinde ilk yazısını yayınladı. Yani bu ay bizim yıl dönümümüz. 8. yaşımız kutlu olsun.

          Hayat telaşesinden çok boş bıraktım buraları biliyorum. O kadar boş bırakmışım ki ben dönene kadar blog dünyam kuruyup gitmiş adeta, ölmüş adeta. Her yıl düzenlediğim ankette yüzden fazla oy olurken bu yıl ki anketimize sadece 27 kişi katılmış en güzel örnek...
          O 27 kişiye teşekkür etmek istiyorum, beni yıllardır yalnız bırakmadıkları için.

          Umarım gelecek de yine çoğalır ve eski günlerimize döneriz. Okuyucularımı çok beklettim sanırım. Şimdi yeni yazıcıklarımla ben bekliyorum onları tekrar buluşmak ümidiyle...
Bu kadar duygusal konuşmanın üzerine bu yılın şarkısı da en sevdiğim KDrama Ostlarından biri olsun o zaman. Her dinlediğimde aynı duygulara sürükleyen, ruhumu dinlendiren bir şarkı...

Minik duygu selimizden sonra geliyoruz 2018'in En İyi Dizileri'ne...

Anketimizde toplam 105 dizi yer alıyordu.
          Az önce de belirttiğim gibi 27 katılımcı; beğendiği bütün dizilere oy verme özgürlüğüne sahipti.
          105 diziden 53'ü yani ortalama yarısı hiç oy almadan anket süresini tamamladı.
Katılım oranı düşük olduğundan belki; sonuçlar beni epey şaşırttı. Kore'yi kasıp kavuran, reytingleri tavan yapan SKY Castle anketimizde hiç oy alamayan diziler arasında yer aldı. Diğer dikkatimi çeken yapımlar: Andante, Radio Romance, Lovely Horribly, The Great Seducer, Hadsome Guy and Jung Eum, Familiar Wife isimleriydi. Fan Girllük bu yıl anketimize yansımamış gibi...

          Oyların % 37,04'ünü alarak 1. olan yapım;
100 Days My Prince oldu.


          Oyların %  33.33'ünü alarak 2.lik koltuğuna;
 Mr. Sunshine oturdu.


          Oyların % 29,63'ü alan I'm Not Robot 3 sırada yerini aldı.



          Oyların % 25,93'ü alarak 4. sıraya paylaşan yapımlar;
 Hwayugi ve What's Wrong with Secretary Kim? dizileri oldu.


           Oyların %22,22'sini alarak 5. sırayı;
 The Beauty Inside ve My ID Is Gangnam Beuty dizileri paylaştı.


          Oyların %18,52'sini alıp 6. sırayı paylaşan üç dizilerimiz ise;
Risky Romance, Clean With Passion for Now ve Are You Human Too


          Aslında listeyi ilk 5'de kesmem gerekiyordu ama en sevdiğim iki dizi 6. sıraya düşünce torpil hakkımı kullanıp onları da ödüllendireyim dedim kendimce.

Böylece bir anketin daha sonuna gelmiş olduk sevgili çingular... 
Gelecek yıl daha fazla katılım ve bol yorumlarınızı beklediğimi unutmamanız dileğiyle...
Yeni yazıcıklarımızla görüşmek, yeni yorumlarda buluşmak üzere...